23 Ağustos 2010 Pazartesi

Önliberosuz futbol özlemi,skor yazarlığı ve İbrahim Üzülmez, Beşiktaş-İstanbul B.B. 0-2



Bu önlibero saçmalığı Lucescu’nun Türkiye Futbol anlayışına bıraktığı en büyük kalıcı izdir. Tayfur ve Gunti (yedekleri Yasin) çift önliberosu ile Türkiye Liginde fırtınalar estirdiği o 1.5 senenin etkisi hala kaybolmuş değil. Öyleki, artık 3 önliberolu sistemler (yakın zamandan Sarp-Ayhan-Barış, daha önceleri Ziya Doğan Trabzonspor’unda Hasan Üçüncü, Ferhat-Ayman gibi) görmeye başladık. Tek önliberolu maça çıkan teknik direktörlere de cesur adam demeye başladık.

Hatta önliberosuz oynayan bir takım gördüğümüzde de bunu anlamayıp ortasahadaki en az yetenekli adama önlibero dedik. Bakınız Khedira, Ernst, Emre Belözoğlu veya Trabzonspor’da Selçuk. Oysa bu adamlar önlibero değil, bizim unuttuğumuz çift yönlü geleneksel ortasaha oyuncuları.. Oysa önlibero, daha çok defans ile orta saha arasında oynayan görevi sadece rakibe defanstan önce basıp, top kendilerindeyken de defanstan topu ileri taşıyan oyunculardır. Oyunun hücum yönünde çok fazla olmayan oyunculardır. Trabzonspor’lu Ceyhun gibi, Bursaspor’lu Hüseyin Cimşir gibi, Fenerbahçe’li Selçuk gibi, Galatasaray’lı Sarp gibi veya Mehmet Topal gibi. Dünyadan örnek vermek gerekirse, Patrick Viera, Yaya Toure, Buscets bu türün ilk akla gelenleri olabilir...

Eskiden oyun kurma işini başlattıkları için teknik de olurdu bu oyuncular, Tugay gibi Aurelio gibi.. Artık daha kazmalardan seçiyorlar, Türkiye'de en azından. Yurt dışında yetenek de aranıyor bu tip oyuncularda.

O kadar bağımlı hale gelmişizki bu önlibero fikrine, önliberosuz bir oyun oynandığı zaman, eski köye yeni bir adet gelmişcesine hemen tepki veriyoruz. Nasıl olur, böyle orta saha mı olur 5 yersiniz deniyor. Oysa 15 yıl öncesine kadar oynanan futbol böyleydi aslında.. Ve bugün de birçok takım zorluk dereceleri düşük maçlarda böyle oynuyor. Yani önliberosuz. Türkiye’de bunu yapan bir tek Trabzonspor vardı (zorluk dereceleri düşük maçlarda Ceyhun oynamıyor, zor maçlarda oynuyor) şimdi Shuster aynı şeyi denedi. Önlibero yerine (Necip, Uğur) ofansif oyuncularını kullandı. Çok da doğru bir iş yaptı, ama skor 0-2 olunca tabi bizim gözleri sahada önlibero arayan yorumcularımız hemen Shuster’in üstüne atladı. Rıdvan bile programın yarısında Necip’ten Fink’ten bahsetti.

Oysa maça baksanız, tamamen Beşiktaş’ın üstünlüğüyle ve pozisyonlarıyla geçen bir maç. Belediye’nin pozisyonları ise sadece 1 veya iki futbolcunun ani kontra atak girişimleri. Şimdi rakip zaten bir futbolcuyla geliyor (en fazla iki), bunların karşısında da zaten dörtlü defans ve orta sahadada Ernst ve diğer oyuncular varken, bir önlibero daha olmasının ne gibi bir faydası olabilir ? Orta sahada bir önlibero daha olsa gollere ya da pozisyonlara bir faydası olabilecekmiydi ?

Örnek olarak, adam orta sahanın gerisinden ara pas atıyor, defansın kafasından sekip İbrahim Akın’ın önüne düşüyor, bu pozisyonda önliberonun yapabileceği birşey yok. Ya ortasahanın önündeki oyuncular adamın rahat pas yapmasına izin vermeyecek ya da defans oyuncuları İbrahim Akın’ı veya forvet oyuncularını boş bırakmayacak, kademeye girecek. (Burda özellikle Ferrari göze battı biraz, geçen yılki Ferrari’den çok uzak bir görüntüsü vardı. Pozisyonlarda yavaş ve hantal kaldı, Shuster’in neden kendisini göndermeyi düşündüğünü daha iyi anladık.)

Shuster’i defans kurgusu için eleştirebilirsiniz, ilerde organizasyon eksikliğinden dolayı eleştirebilirsiniz, aynı ortaya Nobre ve Holosko’nun kafa vurmasından dolayı eleştirebilirsiniz hatta Delgado Quaresma pres yapmıyor diye de eleştirebilirsiniz ama önliberosuz oynadı diye eleştirirseniz bu tamamen skor yazarlığı olur.

Önlibero defansif anlamda ne işe yarar onu da söyliyim konu açılmışken. Önliberoyu İ.B.B. gibi kontralarla çabuk çıkan takımlara karşı kullanmanızın bir anlamı yoktur. Önliberoyu ortasahada çok pas yaparak oyun kuran güçlü takımlara karşı kullanırsanız bir işe yarar. Çünkü bu önliberolar ortasahada takımın pres gücünü arttırarark ve alan daraltarak rakibin oyun kurmasını engeller, oyun üstünlüğünü kaptırmamanızı sağlar. Bakınız Mourinho'nun Barcelona karşısındaki oyun anlayışı. Shuster zaten bunu ilk Plezen maçında yaptı, rakip ortasahada istediği gibi at koşturuyodru, Shuster'de Necip’i aldı oyuna ortasahayı ele geçirdi. Oysa İ.B.B.'nin dünkü maçında orta sahada oyun kurma gibi bir niyetleri dahi yoktu, kazandıkları toplarla çabuk çıkmak’tı taktikleri. Bunun ilacı da önlibero değil, defans kurgusu, hücum presi veya kademe anlayışı.

Ama işte skor yazarlığı dediğimiz şey bu, 0-2 kaybettiğiniz zaman herkese istediği gibi atıp tutuyor bol kepçeden. Umarım Shuster bu mantalitesini değiştirmez, çünkü ligimizin güzel futbol oynayan takımlara ihtiyacı var. Guti, Quaresma gibi adamlar güzel futbol oynamak için geldiler buraya. Kısır ve korkak futbolu ise zaten yeterince izliyoruz. Bugün kaybetmiş olabilir bu Beşiktaş, ama bu futbol anlayışı Türkiye Ligi'nde çok iş yapar.. Dünkü mağlubiyeti ben daha çok, Guardiola ilk geldiği zaman Barcelona'nın ilk haftalarda aldığı kötü sonuçlara benzetiyorum.. Fırtına öncesi sessizlik gibi..

Ama bu sistemde Robinho gibi bir forvet değil de, Adebayor gibi santrafor çok daha fazla iş yapar gibi geliyor. Ama hem Robinho'nun ismi taraftarın daha çok hoşuna gidiyor, hem de Adebayor zor gelir Türkiye'ye..

Beşiktaş'la ilgili olarak şunu da tekrar söylemek lazım. Beşiktaş'ın bu yılki başarısını sahadaki yabancılarından çok, sahada olması gereken 5 Türk oyuncusu belirleyecek.. Çünkü Guti'nin, Quaresma'nın olduğu kadroya Ersan'ı, Erhan'ı, Ekrem'i koymak biraz Q7'ye bisiklet tekerleği takmak gibi oluyor. Robinho diye uğraşacaklarına iki tane yerli oyuncu alsalar çok daha iyi yaparlar.



Bitirmeden son bir paragrafta İbrahim Üzülmez’e açmak lazım. Türkiye’deki tüm genç futbolcular, bence bir şekilde İbrahim Üzülmez’in telefonunu bulup (msn de olabilir, facebook’tan da ekleyebilirler varsa eğer) kendisiyle irtibata geçip, profesyonelliğinin ve kendini geliştirmenin sırlarını öğrenmeleri lazım.

İbrahim Üzülmez, yıllarca kafasını öne eğip koşmaktan başka birşey yapmamasıyla eleştirdiğimiz hatta alay ettiğimiz Üzülmez. Dünkü maçta, kafası havada bindirmesini yaptı, sıfıra indi, topu tersine çekti, sağ ayağıyla, tekrar ediyorum sağ ayağıyla, Nobre’nin kafasına al da at dercesine ortasını yaptı. Bunu 35 yaşından sonra öğrendi ve bugün 37 yaşında sanırım. Herkes Giggs diyor ama hiçbir eksiği yok Giggs’ten. Bir futbolcunun kendisine bakmasının, sürekli çalışmasının, öğrenmesinin ve kendini geliştirmesinin bir sonucudur Üzülmez. Genç futbolcular baksın ve örnek alsın. Hatta kendisiyle konuşsunlar, abi sen ne yiyon ne içiyon nasıl yaşıyosun diye sorsunlar.

Eğer Üzülmez bugün sol kanattan o bindirmeleri yapabiliyorsa bu yaşta, bugünkü çalışmalarının olduğu kadar 25 yaşında düzenli yaşamasının da bir sonucu biraz. Sergen örneğin 25 yaşında ne yaparsa yapsın sahaya çıkınca birşekilde oynuyordu, ama 25 yaşındaki yaşam şekli, 32-33 yaşında etkisini gösterdi ve daha fazla oynamasına izin vermedi. Bugün görüyoruz zaten patlamak üzere olan gömleklerle, motor hızında kahvede konuşur gibi konuşup yorumculuk yapıyor.. Oysa Mesut'tan önce Real'de oynamış Türk olabilirdi..

6 yorum:

Futbo.Net dedi ki...

necip ön libero değil, göbekte oynayacak çift yönlü bir orta saha oyuncusu zaten ve bu tür/o tür maç ayrımı yapmadan her maç sahada olması gerek bence..

necip'in oradaki katkısı sadece defansif değil, takım hücuma kalkarken yapacağı pas dağıtımı da çok önemliydi. schuster'in gerçek bir santfor ve göbek adamı olmadan hilbert-nihat-holosko gibi aynı tip adamlarla maça çıkması yanlış tercihti bence.

beşiktaş yenik duruma düştükten sonra da organize bir şekilde ileri çıkamadı. en azından o dakikadan sonra tabata yerine necip oyuna alınabilrdi.

aynı şekilde ibb karşısında daha hazır zapo yerine, ağır ferrari tercihi de yanlıştı. ibb'nin geniş alanda hızlı oyuncularla atak yapacağı belliydi ve ferrari'nin geniş alanda ofsayt taktiği dışında yapabileceği birşey yok zaten..

Muratonovic dedi ki...

Necip'in onlibero olmadigina katiliyorum. Cift yonlu ortasaha oyuncusu ve muhtemelen ilerde Turkiye'nin en iyisi bile olabilir.

Necip oynasa, Ernst onun gerisinde bu onlibero gorevini gorecekti gecen hafta oldugu gibi. Necip'in oynamasindan kastettigim buydu. Necip'i oynatmayarak on liberosuz oynatti takimi Shuster, Ernst'i de daha ortada kullandi. Neden Necip degil de Ernst ? Muhtemelen tum ortasahanin yukunu tek basina Necip'e vermek istemedi.

Yine de sunu gozden kacirmamak lazim, eger ceza sahasi bolgesinde, Besiktas'in yildizlari daha bilincli haraket etselerdei Besiktas rahat bir galibiyet alirdi. Maglubiyetin sebebi onlibero olmamasi degil, hucum varyasyonlarinin zayif olmasi ve hucumcularin hic hucum pres yapmamalariydi..

Futbo.Net dedi ki...

skor benim için önemli değil zaten. bu noktada kazanmak ya da kaybetmek değil doğruyu yapmak önemli olan.

ceza alanı çevresinde yıldızların beceriksiz olduğu, atabilselerdi sonucun değişeceği doğru ama takımın maça merkez forvetsiz çıkmış olması baştan yanlış zaten bence. holosko ya da nihat sırtı dönük oyanayabilecek oyuncular değil. beşiktaş'ın golü bulamamasında bunun da payı var, bunu da atlamamak gerek.

son olarak.. aurelio'nun transferinden sonra necip'e verilen dakikalar heba olup gitmez umarım..

Muratonovic dedi ki...

Aurelio'nun transferi bence en cok Necip icin iyi oldu. Hem cok sey ogrenecektir Aurelio'dan, hem de bu yasta bir anda tum yuku sirtlamak zorunda kalmayacak. Yani bu sezon 40 mac ilk 11 oynamaktansa 25 mac ilk 11 baslamak daha iyi olur Necip icin.

Necip su anda bir sezonda 40-50 mac kaldiracak fizik ve mental kapasitede degil. Arda guzel bir ornek, adama bir anda yukleme yaptilar adam kaldiramadi, gecen senenin sonlarina dogru taraftarla da tartisti, formu da dustu.. Ya da soyle soyliyim.. Bugun Nihat isliklanmayi kaldirabilir, ama Necip kaldiramaz..

Futbo.Net dedi ki...

ben öyle düşünmüyorum. bir oyuncu oynamadan yıldız olamaz, oynamadan gerçek potansiyeline ulaşamaz. aurelio necip'in yanında oynarsa necip ondan birşeyler öğrenir ama onun yerine oynarsa birşey öğrenemez.

uğur meleke'nin ilhan parlak ve piquet ile ilgili verdiği güzel bir örnek vardı. bundan 4 sene önce genç milli de iki oyuncu karşı karşıya oynuyor, i.parlak piquet karşısında ispanya'ya 3 gol atarak onu madara ediyor. ama ondan sonra i.parlak sezonda ortalama 7-8 maç oynarken, piquet 40-45 maç oynuyor.

bugün piquet dünya şampiyonu ispanya'nın stoperi, i.parlak karabükspor'un yedek forveti. necip bence oynaması ve sorumluluk alması gereken yaşa gelmiştir, yedek bırakılırsa da yazık olur.

Muratonovic dedi ki...

Hakli olabilirsiniz ama yine de ben 40-50 macin su anda Necip icin erken oldugunu dusunuyorum. Aurelio zaten 32 yasinda, o da buyil 40-50 mac oynayamaz. O yuzden yari yariya paylasacaklardir, seneyede daha agirlikli olarak Necip oynar, Aurelio'da kendisini yedekler.

Emre Belozoglu'nun Galatasaray'da oynamaya basladigi ilk donemleri hatirlarsaniz mesela yavasy yavas dakika almaya baslayarak oynuyordu ve gayet de iyi bir gelisim gosterdi. Oynayarak gelisim gosterilebiliri cok genelleyemeyiz. U.Meleke'nin o yazisini ben de okudum, eve I.Parlak fazla oynamadi ama oyuncu da biraz kendini gelistirecek. I.Parlak o donemden sonra ne kadar calisti ? Ne kadar ustune koydu soru isareti ? Su anda Karabuk'te sanirim ve orda da oynayabilecegini sanmiyorum.. Seneye Bank Asya'da gorebiliriz kendisini..

Ama Necip her halukada cok iyi bir oyuncu olcak gibi...