20 Şubat 2012 Pazartesi

3-3

Skor veya son anda yakalanan beraberlik kimseyi yanıltmasın, mutlu etmesin.. Geçen haftaki Gaziantep maçının yanıltmaması gerektiği gibi..

Asıl gerçek ne diye sorarsanız PSV maçına bakın derim.. Gerçek durum, PSV maçının ilk 10 dakikasında olanlardı...
Bir alttaki postta anlatmaya çalıştığım oynanan kötü futboldaydı gerçek.. O yazıda eleştirdiğim tek yönlü orta saha anlayışına Aykut-Zokora ile devam edilmesi asıl gerçekti..

Yine birkaç post altta Tolga-Onur karşılaştırmasında, Onur'un kaleye geçmesi gerektiğiydi asıl gerçek.. Ve dün Onur o gollerden en az birini kurtarırdı çok rahat.. İlk iki golde yerinden bile hareket edemeyen Tolga, yerini Onur'a bırakmadıkça Trabzonspor böyle puanlar bırakmaya devam edecek gibi..



Dediğim gibi asıl PSV maçında takke düştü kel göründü. Ve o mağlubiyet tesadüf değildi. Trabzonspor'la PSV 10 maç yapsa 9'unu da kaybetmesi normal sonuç olurdu. Normali bu.

Trabzonspor PSV maçını kazanabilirdi, hatta turu bile geçebilir, ki ben hala inanıyorum.. Ama bunlar işte hep sürpriz sonuç, yani 10 defa oynasanız 1 maçı kazanabilirsiniz ve bu maç ta ona denk gelebilir.. Bu sizin iyi olduğunuzu göstermez, sürpriz yaptığınızı gösterir..

Yunanistan Avrupa Şampiyonu olunca Avrupa'nın en iyi takımı mı olmuş oldu ? Hayır, sürpriz yapmış oldu sadece.. Bu da onun gibi.. Trabzonspor'un PSV'yi yenmesi sürpriz olur, ama oynadığı kötü futbol ise gerçek durum..

İşte tüm problem de bu oynanan kötü futbol gerçeğinde ? Trabzonspor ortasahası pas yapamıyor, çift yönlü oynamak lazım derken, Şenol Hoca'mız işi bir adım daha öteye götürdü ve Colman'ı da kesti.. Oyunu iki yönlü şiir gibi oynayan güzelim Trabzonspor'u, 6 tane defans yapan ve 5 tane hücum yapan oyuncu olacak şekilde ikiye böldü.. 3-4 yıldır takımın geldiği mesafe aynen geri gidiliyor şimdi..

Maçla ilgili fazla birşey yazmıycam.. Aslında çoğu şey, geçen hafta Antep maçından önce yazdığım bir alttaki postta var..

Sonuç olarak,

Trabzonspor hiç iyiye gitmiyor...

Ve artık Onur'un kaleye geçmesi şart.. En az 9-10 puan kayıp var sadece kaleci yüzünden.. İkisi de dün akşam..

Ha Onur'un kaleye geçmeden önce de sözleşme imzalaması şart.. Trabzonspor, sözleşmesinin dolmasına bir yıl kalan futbolcuları, sözleşme imzalanıncaya kadar oynatmaması gerektiği anlaşıldı.. Ya sözleşme yenilenir, ya da bonservis getirilir ve adam gibi gidilinir.. Futbolcuların elini kolunu sallayarak gitmelerine izin verilmemesi gerektiğini öğrenmişlerdir umarım.. 

10 Şubat 2012 Cuma

Bir Şenol Güneş eleştirisi


Trabzonspor-Gaziantepspor maçı var bugün, maç yazısını maçtan önce yazıyım ordan Şenol Güneş'e bağlarım dedim..

Maç bence nasıl geçer önce onun özetini yapıyım..

Trabzonspor son 3-4 aydan beridir yaptığı ve taraftarlarını kanser ettiği gibi, aynı şekilde ortasahada pas yapmadan, bilinçsiz preslerle mücadele edip, ileriye atılan uzun toplarla Burak'la gol bulmaya çalışacak.. Defansif bireysel hata olmazsa artık bu golleri yemiyor rakipler, o yüzden ilk yarı gol atamama olasılığı yüksek.. Bu arada Gaziantep'ten sürpriz gol de gelebilir.. Cenk ve Muhammet dikkat edilmezse baş ağırtacak adamlar..

Burak'a atılan uzun topların yanında Olcan, Halil, Alanzinho (veya Volkan Şen) gibi oyunculardan bireysel yetenekleriyle yumurtadan sürpriz çıkarmaları beklenecek.. Bunlar da sonuç vermezse, sırasıyla 60., 70. ve 80. dakikalarda, yine sırasıyla Henrique, Volkan (veya Alanzinho) ve Adrian oyuna girecek..
Zaten Trabzonspor'un tüm sezon boyunca uyguladığı da bu, tutarsa.. Bugün tutma ihtimali yüksek.. Antep defansına bakarak 3-1 veya 4-1 biter, Trabzonspor kazanır diye tahmin ediyorum..

Ama bugün Trabzonspor kazansa da, aylardır oynanan kötü futbolu eleştirme zamanı gelmedi mi artık..? O yüzden bugün maçı bir kenara bırakarak Şenol Güneş için birşeyler karalıyım dedim..




Şenol Güneş'i genel olarak yeterli bulmamakla beraber, özellikle geçen yılki performansı ayakta alkışlanacak nitelikteydi.. Bir defa kendini çok geliştirmiş Kore'de.. Ayrıca ekibinin kalitesini de arttırmış.. Bu işin ekip işi olduğunu, Ünal Hoca gibi, Şeref Çiçek gibi isimlerle çalışmanın anlamını iyi görmüş, ve bu isimlerden de iyi faydalanıyor.. Takımın iyi çalıştığını ve motive olduğunu görebiliyoruz..

Bireysel futbolcu gelişimlerinde de Şenol Hoca faktörü göze çarpıyor.. Burak başlı başına bir Şenol Hoca eseri, Burak'ın da hakkını vererek tabi.. Önce Onur sonra Tolga'daki gelişim.. Mustafa Yumlu (dün rüyamda Mustafa Yumlu'nun ceza sahası dışından gol attığını gördüm bu arada, hadi bakalım..) gibi..

Şimdilerde de Aykut ve Volkan Şen üzerinde çalışıyor ama sanki boşa çalışıyor gibi.. Zira zamanında da Sezer Badur, Barış Ataş, Tayfun Cora gibi isimler üzerinde de amaçsızca çalışmıştı..

Tüm detayları bir kenara koyarsak, büyük resimde Şenol Güneş'in hem taktik olarak, hem de takım çalıştırmak olarak geçen yıl 10 üzerinden 10 puan hakettiğini söyleyebiliriz..

Ama bu yıl artık bu durumu sorgulama zamanı geldi.. Çünkü, Ersun Yanal zamanında başlayan, ve geçen yılın ilk yarısında zirveye çıkan "küçük Barcelona" vari, bol paslı, presli ve bilinçli, ne yaptığını bilen modern oyun tarzından adım adım uzaklaşıldı.. Yavaş yavas bireysel yeteneklerden sonuç bekleyen takım olunmaya başlandı.. Ziya Doğan sönemi futboluna gidiş var.. Borsada derler ya hani, aşağı yönlü trend diye.. hah o işte.. Gidişat hiç te iyi değil..

Evet Selçuk, Umut, Egemen, Jaja gibi çok oyuncular gitmiş olabilir anlıyorum, yoğun maç temposu da kabul edilebilir bir mazeret buna da kabul, lafım yok ama, burda benim bahsettiğim oyun felsefesinin bilinçli olarak değişmesi.. Hani gene paslı oynamaya çalışırsınız da yapamazsınız ya, öyle değil.. Bilinçli olarak paslı oyundan, dan-dun oyuna geçiş yaşanıyor takımda.. Ersun Yanal, Mesut Bakkal, Rijkard, Fuat Çapa, Shota futbolundan Ziya Doğan, Samet Aybaba, Tolunay Kafkas, Bülent Uygun futboluna doğru gidiş var.. Alarm çanları çok ciddi çalıyor yani..

Trabzonspor'un "küçük Barcelona" oyunu oynamasındaki en önemli etken, önliberosuz oynamalarıydı.. İki tane çift yönlü orta saha, Selçuk-Colman, takımın ritmini yönetiyordu istediği gibi.. Hem defansif hem ofansif.. Colman veya Selçuktan biri topu kaptığı zaman zart diye oyuna sokabiliyordu... Ama şimdi Zokora veya Aykut topu kapınca, topu oyuna sokacak adama veriyor topu.. Futbolda 10 yıl geriye gitmek demek işte bu..

Ha diyceksiniz Selçuk gitti.. Evet Selçuk çok büyük kayıp, ama Selçuk yerine direk tek yönlü defansif önlibero (Zokora, yedeği de Aykut) alınması, çift yönlü bir orta saha denemesinin hiç yapılmaması bile bu paslı oyundan vazgeçmenin bilinçli olduğunu gösteriyor..

Zokora yokken neden Aykut'a şans veriliyor da çift yönlü oynayan Sercan'a şans verilmiyor örneğin.. Serkan Balcı o bölgeye kayabilir, Sapara daha çok şans bulabilirdi.. Zokora sadece defansif yönlü, Adrian sadece ofansif yönlü.. İkisine verilen parayla çift yönlü bir oyuncu alınamaz mıydı ?

Bir Trabzonspor taraftarı olarak geçen yıl en gurur duyduğum nokta önliberomuzun olmayışıyken, şu anda takımın belkemiği önliberomuz Zokora olabiliyor.. İşte tam bu noktadır Şenol Güneş'i eleştirdiğim.. Takımın çift yönlü orta saha yapısını bozması..

2-3 yılda gelinen nokta, yanlış transfer politikası ve takım kurgusuyla yavaş yavaş erimeye başladı.. Şenol Güneş elindeki mirası eritiyor.. Daha önce Fatih Tekke'li Gökdeniz'li kadroyu erittiği gibi, ondan önce de Ogün, Abdullah, Ünal, Şota'lı vs. kadroyu erittiği gibi..

Şenol Güneş hep çok iyi kadrolarla çalıştı, elindeki kadroyu da çok iyi kullandı ama hiç kadronun üzerine birşey koyamadı..

Burak dışında, Trabzonspor'a kazandırdığı bir değer görebiliyor muyuz ? Belki Olcan biraz..

Yabancı olarak, Zokora ve Celustka isimleri dışında genelde tercihler yalnış.. Zokora ve Celustka'yı de Şenol Güneş'in bulduğunu pek sanmıyorum..

Şenol Güneş'in yaptığı transferlere bakınca bile kadro yapısına verdiği zararı ve vizyon eksikliğini görebiliyoruz.. Adrian, Barış Özbek, Sezer Badur, Barış Ataş, Sercan, M.Çakır ve Aykut gibi isimler genelde Şenol Güneş'in tercihleri.. Brozek kardeşler, Vittek, Sapara gibi isimlerden dolayı suçlamıyorum Şenol Güneş'i, çünlkü o transferler şartların sonucuydu.. Henrique'yi de ayrı tutuyorum, çünkü patlama yapacağını düşünüyorum hala..

Sonuçta, başarılı bir transfer politikasından da söz etmek mümkün değil.. Ersun Yanal'ın bir yılda kurduğu kadro düşünülürse.. Neden Şenol Güneş'te, Selçuk, Egemen, Giray gibi oyuncuları bulamıyor diyoruz.. Oysa ligde, Olcan gibi parlamaya hazır pek çok değer var.. Bugün izleyeceğimiz Muhammet, Cenk, Gençlerbirliğinde Hurşut, Yasin, Aykut, Soner, Eskişehirde Alper gibi..

Beni tek ümitlendiren şey burda, Şenol Güneş'in Eskişehir'den Alper'i istemesi, gerçek anlamda çift yönlü orta saha.. Acaba yine önliberosuz mu oynamanın planı var ?

Lafı çok uzattım.. Biraz toparlıyım.. Öncelikle.. Şenol Güneş'in daha uzun yıllar devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.. Trabzonspor için en doğrusu bu.. Çünkü artık bir sistem, bir düzen oluştu, bunu değiştirmenin hiçbir anlamı yok, yararı da yok.. Şenol Güneş'ten sonra da Ünal'la devam edilmeli.. Bu süreç te uzun yıllara yayılabilmeli.. Bunun için de tabi yönetimin kötü dönemlerde faturayı teknik heyete çıkarmaması gerekiyor..

Ama Şenol Güneş'in de tekrar takımı futbola döndürmesi gerekiyor.. Bugün Antep maçı nasıl biter bilemiyoruz ama Trabzonspor'un geçen yılki paslı, tempolu futbolundan uzak bir görüntü göreceğimiz besbelli.. Eskişehirspor maçının ilk 20 dakikası, kaybedilen Karabük maçı ve geçen haftaki Antalya maçları.. Trabzonspor'un son 2 yıldır oynadığı en kötü maçlar ve puan durumundaki şimdilik iyi yer insanların bunu görmesini engelliyor..

Burdan söylüyorum..
Trabzonspor çok kötü oynuyor..
Tamamen bireysel yeteneklerin ayaklarına bakılıyor..
Takım olarak hiçbirşey ortaya konamıyor..
İleriye dan-dun uzun toplar üzerine kurulu bir takım var ortada sadece ... 

Tekrar geçen yılki takım gibi futbol oynamaya başlanamazsa, ilk dört bile çok zor... Ahanda buraya yazdım...



1 Şubat 2012 Çarşamba

Ergin

Bundan 5-6 yıl evvela Çin'deydi sanırım Trabzon Lisesi Dünya şampiyonu olmuştu ve turnuvanın gol kralı da geleceğin yıldız adayı olan Ergin Keleş'ti.. Yine yanılmıyorsam Abdulkadir gibi (Samsun'da oynuyor şimdi) başka yıldız adayları da o kadronun içindeydi..


Doğal olarak Trabzonspor taraftarı yeni bir yıldız geliyor diye heyecanlandı yine ama bir sürü örnek gibi Ergin de bekleneni veremedi, şimdi Anadolu takımlarında geziyor.. Son olarak Ankaragücü'nden de parasını alamadığı için ayrılmış, Karabük ile anlaşmış deniliyor..

Şimdi.. Sevgili Ergin.. Yaşın olmuş 25. Yıllardır Süper Ligin kadrolu yedek oyuncususun.. Gittiğin her takımda yedek oldun. Süper Ligte toplasan 10 tane golün yok.. Kendini ıspatlayamamışsın.. Düzenli forma şansı bulup kendini geliştirememişsin.. Kariyerin için ciddi eksiklik olan bu istatistik, kendini ıspatlama ve kendini geliştirme yönlerini giderme fırsatın varken, ve üstüne Ankaragücü gibi bir camiada saygınlık kazanma şansın da varken ne işin var Karabük'te ?

Bir yıl para almadan oynasan ne kaybedersin ? Yaşın daha 25.. Bu yıl göstereceğin gelişim sana çok daha fazlasını kazandırabilir ilerde, ama Karabük'te yedek geçecek bir dönem sana Bank Asya yollarından başka hiçbirşey kazandırmaz.. Yani totalda parasal olarak da zararlısın aslında..

Karabükspor'un küme düşme ihtimalini de düşünürsek (bence düşecek) sene sonuna kadar Ankaragücü'ned kalsan, sezon sonu süper ligden bir takım seçme şansın da olabilirdi..

Hiç mi bunları düşünmüyorsun ? Bir yıl para almazsan ne kaybedersin ? Hadi Hürriyet gibi 30 yaşında olsan anlarım, futboldan para kazanacağın son yıllar derim, anlayış gösteririm.. Ama senin paraya değil, oynamaya ihtiyacın var..

İşte tipik, vizyonu olmayan, üç kuruş parayı ve rahatını kariyerine ve hedeflerine değiştiren futbolcu profili... Böyle çok futbolcu var, kariyerlerini mundar eden.. Fenerbahçe'deki Semih.. Genç Semih, yedek Semih diye diye bitirdi kariyerini.. Oysa torunlara anlatacak çok hikayesi olabilirdi, ama şimdi sadece Euro 2008'de attığı goller ve yedek kulübesi hikayeleri var.. Yine Fenerbahçe'den Özer, Sezer gibi isimler bu gruba dahil..

Ya da Selçuk İnan Trabzonspor'da 3 yıl düzenli oynamamış ve kendini geliştirememiş olsaydı, bugün Türkiye'nin en değerli orta saha oyuncusu olur muydu ? Ya da Burak, Fenerbahçe'de kalcam diye inat edip yedek kulübesinde göbek büyütse ?

Ergin'e önce Karabük yedek kulübesinde sonrasında da Bank Asya kariyerinde başarılar diliyorum.. 

Hacıosmanoğlu

İbrahim Hacıosmanoğlu adaylığını koymuş TFF başkanlığı için.. Seçim vaadi olarak da Fenerhbahçe'yi küme düşüreceğini söylerse kimse şaşırmasın..



M.A.Aydınları'ın gitmesini Fenerbahçe istemiş diyorlar, hatta Fenerbahçe hisseleri yükselmiş bugün.. MAA gibi hasta Fenerbahçe'li birini göndermeyi Fenerbahçe'liler neden istesin, yerine kimi getirecekler Ali Şen'i mi ?

Bu şike soruşturması işi iyice can sıkıcı bir hal almaya başladı.. Oysa yapılacak şey çok belli.. Etik kurulu raporuna uygun olarak Fenerbahçe, Beşiktaş, Eskişehirspor ve Sivasspor'u küme düşürmek, Trabzonspor'a şampiyonluğunu vermek.. Yapılmak istenen şey belli de yapacak yürekli bir adam yok ortada..

Herkes kıvırma peşinde.. Herkes çıkarları ön plana atmış, doğruları düşünen tartışan kimse yok.. Şenol Güneş genel kurul da biraz anlatmak istedi ama "he-he" deyilip geçildi. Kimse üstünde durmadı bile..

Oysa yapılacak şey çok açık.. Bu iş uzadıkça daha da kötü bir hal alacak, bakalım nereye gidecek..

Türkiye aslında çok büyük sınavlarından birini veriyor.. Güçlülerin haklı olduğu, mafya babalarının devleti yönettiği, yapılan kanunsuzlukların cezasız kaldığı, derin devletin at koşturduğu 90'lı yılların Türkiyes'inden, hak ve hukukun egemen olduğu, devletin, polisin, savcının düdüğünün öttüğü, mafya babalarının sahneden silinmeye başladığı "Yeni Türkiye" 'ye geçişin önemli sınavlarından biri.. Umarım bu sınavdan çakmayız...