27 Ağustos 2009 Perşembe

Beşikdüzüspor 3 Akçaabat Sebatspor 0

Bir süredir yoktum, çünkü tatildeydim. Ayıptır söylemesi 75 günde bir olan tatilimde (R&R – Rest and Relaxation diyorlar burda) bu sefer Trabzonspor-Toluose maçına gidip fotoğraflarıyla paylaşmak istiyordum ama nasip olmadı malesef. Onun yerine bende Beşikdüzüspor – Akçaabat Sebatspor hazırlık maçına gittim.



Trabzon’un en batıdaki güzide ilçesinin takımı olan Beşikdüzüspor, Süper Amatör’de 3. lige çıkma mücadelesi verecek bu yıl. Geçen yıl Yalıspor’a kaybettiği yarışı bu yıl kaybetmemekte kararlı.

Akçaabat Sebatspor ise eski günlerini mumla arar nitelikte. Süper Ligde geçen iki yılın ardından ikinci lige kadar düşmüş durumda. Süper Ligdeki özellikle ikinci yıldaki yanlış politikaların sonucunda bugün bu konuma geldi. Oysa doğru stratejilerle bir Gençlerbirliği olabilirdi çok rahat. En azından Bank Asya’nın saygın bir takımı olabilirdi. Özellikle Trabzon’lu genç oyunculara yöneleceğine Oktay Derelioğlu, Orhan Kaynak gibi bir dönem İstanbul kulüplerinde oynamış ama heyecanını yitirmiş futbolcularla başarı yakalamak hayaldi zaten.

Maça gelince, güzel bir havada oynanan maçta tribünlerde yer yer boşluklar göze çarptı.

Beşikdüzüspor Lige çok hazır göründü diyebiliriz. İlk yarı golsüz geçsede, Beşikdüzüspor özellikle tecrübeli orta saha oyuncusu Özkan’la organize ataklar geliştirdi. Ayrıca ileri uçta görevalan, Kızılağaçlı, ismini bilmediğim oyuncuyla da etkili oldu. Beşikdüzüspor iyi futbolunu ancak ikinci yarıda golle süsleyebildi ve 3-0 ‘lık haklı bir galibiyet aldı. İkinci yarıda Sol açıkta oynayan, normalde Halısahanın yanındaki kuruyemişçide çalışan Alanzinho vari oyuncunun etkili ataklarını durdurmakta sıkıntı çekti Akçaabatsebatspor.



Skorun yanında oynadıkları futbolla da Beşikdüzüspor göz doldurdu. Taraftarlar arasında bir ara “Bunlar Trabzonspor’dan iyi pas yapıyorlar”, “Tayfun Cora Beşikdüzüspor’da kadroya giremez” gibi yorumlar duydum.



Beşikdüzü Arena Stadyumunda oynanan maçta Beşikdüzü 3. Lige göz kırparken, AkçaabatSebatspor ise gerekli transferler yapılmazsa seneye Beşikdüzüsporla bu sefer 3. Ligde maç yapabilirler.

Bu arada, bir önceki yazımdaki “Şiir gibi Trabzonspor geliyor” pek tutmamış gibi gelebilir ama burda bilinmeyen birşey son 15 gündür benim Türkiye’de oluşum. Bu süre içinde Trabzonspor 3 maç yaptı ve hepsini kaybetti.. (Genel gudubetliğimle ilgili daha detaylı bir yazıyı burda bulabilirsiniz) Şimdi döndüm Libya’ya, sanırım Trabzonspor çıkışa geçecektir.

9 Ağustos 2009 Pazar

Şiir gibi Trabzonspor Geliyor...



Hep savunduğumuz şey istikrardı Trabzonspor için. Teknik direktör olarak olmasa da kadroda yakalanan 1 yıllık istikrarın ve Hugo Broos & Metin Diyadin işbirliğinin eseri dün akşam izlediğimiz Trabzonspor.

Baktığınız zaman kaleci ve defans dörtlüsü geçen sene ile aynı, orta saha beşlenmiş, Hüseyin yerine Tjikuzu gelmiş, Engin Baytar Yattara’nın yerine, bir de forvet teke düşmüş... Sahadaki 9 futbolcu geçen senenin genelinde ilk 11 oynayan oyuncular. İşte yıllardır yapboz tahtasına dönen kadrodaki bir yıllık istikrarın sonucu. Geçen yıl Ersun Yanal ile uyum sürecini aşan kadro artık daha oturmuş bir şekilde oynuyor.

Tabi burada Hugo Broos ve Metin Diyadin’in de hakların vermek lazım, Ersun Yanal’ın çok güzel hazırladığı takımı bir adım daha öteye götürmüşler. Ve aralarındaki uyum da çok güzel. Belli ki birlikten güç doğan bir çalışma var aralarında. Sep Piontek & Fatih Terim vari bir durum ortaya çıkabilir.



Akşamki maça gelirsek, iki gün önceki temposuz İ.B.B – BJK maçından sonra Futbola doyuran bir maç oldu. Temposu ve heyecanı çok yüksekdi. Maçın genelinde Trabzonspor’un üstünlüğü vardı. Total Futbol’dan örnekler gösteren, ne yaptığını bilen, oyunu istediği gibi yönlendiren bir Trabzonspor izledik akşam, yıllardır izlemeyi özlediğim bir Trabzonspor.

Sivasspor kötü zannedilmesin, aksine oldukça mücadele ettiler karşı koymaya çalıştılar ama açıkcası fazla direnemediler, çünkü karşılarında gerçekten çok iyi bir Trabzonspor vardı. Muhtemelen haftaya yine kaybedecekler (Fenerbahçe ile oynuyorlar), sonra 2 haftayı 0 puanla kapatınca sessiz ve derinden ilerleyeceklerdir. Muhtemelen 12. hafta gibi bakmışız gene ilk üç içinde. Ne kadar sevmesemde, Bülent Hoca işini bilir.

Sivasspor ile ilgili bir not daha, neden büyük takım olmadıklarıyla ilgili. Durum 1-2, dakika 85 ve seyirciler stadı terkediyor. Böyle birşey olamaz, 10 dakika daha zaman var, ve maçın en güzel en heyecanlı 10 dakikası olabilir ama adamlar maç çıkışı kalabalığına yakalanmamak için erken çıkıyorlar. Düşününki sinemaya gidiyorsunuz ve filmin finalini izlemeden çıkıyorsunuz filmden.. Sonuçta, taraftarı futbolu bilmeyen bir takım, büyük takım zor olur...

Trabzonspor’a geri dönersek gerçekten çok iyi oynadı akşam. Sivasspor’un muhtemelen hakemle ilgili şikayetleri olacak ama bu maçta Sivasspor son dakikada beraberlik golü bulsaydı Trabzonspor’a haksızlık olurdu. Sonuna kadar haketti maçı Trabzonspor, oyunu her yönüyle domine etti. Orta sahadaki pas trafiği bira ara geçen yılki Barcelona orta sahası gibiydi. (galibiyetin sarhoşluğuyla çok abarttım galiba)

Ceyhun’a ise ayrı paragraf lazım. Ersun Yanal’ı geçen yıldan dolayı eleştireceksem iki şey için eleştirebilirim, biri Giray diğeri Ceyhun’un rotasyonda yeterli yer bulamaması olur. İki gün önceki maçta, Friks’in golünden sonra “Türk Futbolcular neden böyle vuramıyor” demiştim ki cevabımı verdi Ceyhun sağolsun, hemde iki kere, biri de direkten döndü... Hoş, Ceyhun’un da Almanya’da yetiştiğini düşünürsek tezimiz hala kısmen de olsa geçerliliğini koruyor demektir.



Trabzonspor böyle devam ederse, ciddi sakatlıklar veya düşüşler yaşamazsa, şampiyonluk yarışında sonuna kadar var olacaklardır.. Muhtemelen sistemin ve takımın zamanla daha iyiye gideceğini düşünürsek, şansımız hiç de az değil. Yeni sezon hayırlı olsun diyoruz tekrardan...