30 Aralık 2009 Çarşamba

2016 Avrupa Kupası için Desteğimi açıklıyorum : Italy 2016

Bir Türk olarak Italya’nın 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası evsahipliği adaylığını desteklediğimi açıklıyorum.

As a Turkish Citizen, I hereby declare my support to Italy 2016 for the Nation’s Europen Football Cup.

Come un cittadino turco, dichiaro il mio sostegno per l'Italia 2016 per la Nation's Europen Cup Calcio.


UEFA sormaz mı adama koskoca ülkede şampiyon takım çıkarmış iki şehirden biri olan Trabzon neden 2016 Avrupa kupası aday kentleri arasında yok diye ?



Trabzon’da altyapı yokmuşta, yeterli Hotel yokmuşta, ulaşım problemmişte gibi bir sürü palavra sayıyor federasyon. “Konya’da olup Trabzon’da olmayan ne ?” sorusuna cevap veren yok ama. Öte yandan Trabzon’da olup aday şehirlerde olmayan çok şey var. En başta da futbol tutkusu. Bunun dışında doğal güzellik, tarih, modern bir kent, altyapı üstyapı ve hatta Akçaabat köftesi dahil gereken herşey mevcut. Sadece zahmet buyrulup yeni bir stad yapılması lazım o kadar. Yeni stadın Trabzonspor’u tekrar eski günlerine döndürülmesinden mi korkuluyor?

Bu milletin parasıyla Konya’ya ilerde atıl kalacak hiçbirzaman dolmayacak stad yapılsın (Kayserispor stadı gibi ya da Olimpiyat stadı gibi) ama Trabzon’a gelince yarabbi şükür.. O zaman bende desteklemiyorum Türkiye’yi. Konya’da oynanacağına, Floransa’da oynansın maçlar.



Trabzonspor’lu futboluclara da buradan çağrıda bulunuyorum, formalarının altına Italy 2016 logosu olan tişört giysinler, gol attıkları zamanda formalarını açıp göstersinler. Tribünlerde de Italy 2016 logosu açılabilir...

Ve malesef eski Trabzonsporlu futbolcu ve başkan Faruk Özak Spordan sorumlu Bakan...


24 Aralık 2009 Perşembe

Seri Mağlubiyetler...


Evet Şenol Güneş’in de gelişiyle beraber, üç gün içerisinde iki derbi kaybederek beklenen seriyi yakalamış oldu Trabzonspor... Hem Fenerbahçe’ye karşı hem de Galatasaray’a karşı mağlubiyeti sonuna kadar haketti ayrıca..
Bu çıkışın ikinci yarıda da istikrarlı bir şekilde sürmesini bekliyoruz..

19 Aralık 2009 Cumartesi

Trabzonspor Nereye - 2



En son “Trabzonspor Nereye ?” diye sormuştuk bir ay kadar önce burda ve o zamandan beri eshef ve dehşet içinde izliyorum nereye gidiyoruz diye.

Çok öncelerden de tahmin ettiğimiz gibi Broos gayet medenice (!) gönderildi yerine Şenol Güneş geldi ve Ankaragücü ve Denizli gibi ligin şampiyonluğa oynayan güçlü (!) iki takımına karşı alınan galibiyetler takımdaki tüm sorunları unutturdu. Şimdi birde Fatih Tekke gelme durumu varki, sanırsınız İbrahimoviç geliyor, hemen şampiyon olcak Trabzonspor. Demek tüm problem Şenol Güneş ve Fatih Tekke imiş. Bundan beş yıl önce yine Şenol Güneş yönetiminde, Fatih Tekke’nin yanında Gökdeniz, Szymek ve Yattara gibi isimler varken gelmeyen başarı ve şampiyonluk gelecek diye ümid edenler var. Fatih Tekke’nin artık 33 yaşına gelmiş ve eski formundan uzak olması, Yattara’nın tedavül’den kalktığı konularına girmiyorum bile... Bir Trabzon’lu olarak camiayı anlamakta güçlük çekiyorum çoğu zaman, başkaları nasıl anlasın ?





Bu toz pembe ortamda camia yarınki Fenerbahçe maçına kenetlenmiş durumda, ne olur kestirmek zor ama kazanırsak camia devre arasında şampiyonluk havasına girer herhale, bu açıdan mağlubiyet Trabzonspor için daha hayırlı bile olabilir. Trabzonspor’u çok favori görmemekle beraber Fenerbahçe’deki form düşükşlüğüne bakınca bir ihtimal Trabzonspor kazanabilir diyorum. Burada belirleyici faktör yine Umut ve Gökhan olacak, alışkanlıklarının dışına çıkıp girdikleri pozisyonları değerlendirmeleri gerekebilir. (Bu arada dünkü Beşiktaş-Bursapor maçında Sercan’ın kaçırdıklarını gördükten sonra yine de Umut ve Gökhan’ın değerini bilelim bence..)


Son söz : Ümit fakirin ekmeği, Alanzinho ve Collman atar 2-0 alırız diyelim..

16 Kasım 2009 Pazartesi

Trabzonspor nereye ?

Broos ilk geldiğinde “Sadri Başkan’ı anlamak” başlıklı bir yazı yazmış ve Sadri Başkan’ın aklından geçenleri “Tamam Hoca’yı da bulduk.. Başarılı olursa ne ala, olmazsa 6 ay sonra Şenol Hoca’yı getiririz..” olarak tahmin etmişiz… Bugün görüyoruzki malesef yanılmamışız.

Broos’un Ocak ayında gönderilmesi ve yerine Şenol Güneş gelmesi için camia birlik olmuş durumda ve muhtemelen de öyle olacak. Tabi bu arada Broos’a ödenecek tazminat ve 6 ayda bir yapılan hoca değişikliklerinin Trabzonspor’a getireceği zarar kimesnin umrunda değil. Sanki Şenol Güneş gelince bir yıl içinde onu da kovmayacakmışız gibi..



Bugün bakıyorum, sağolsunlar en başta yerel medyamız olmak üzere herkes Hoca’yı nasıl kovarız onun peşinde.. (Geçen yıl da Ersun Yanal'ı çok güzel harcamışlardı) Broos memleketinde Trabzon ile ilgili bazı gözlemlerini anlatmış, Trabzon’daki yerel medyaya bakıyorum sanki adam bize küfretmiş.. Adam hayatında ilk defa ezan duyuyor, alışamadım diyor, biz onu rahatsız olmuş sevmiyormuş ezan sesini şeklinde anlıyoruz… Bu kadar da insafsızlık olmaz. Adam Belçika’da hayatında silah görmemiş belki, burda bolca görünce garibine gidiyor bunu da memleketinde paylaşıyor, ama biz bundan da nem kapıyoruz…

Öte yandan efsane başkanımız Mehmet Ali Yılmaz var, son günlerde Fanatik gazetesi başta olmak üzere (Serhat Demirtaş’ta yolunu bulmuştur bu şekilde) ulusal medyada boy gösteriyor. Trabzonspor’un kötü gidişatından bir rant elde edip tekrar kulübün başkanı olurmuyum diye düşünüyorr. Mehmet Ali Yılmaz, sanki kulübü kendine borçlandırıp, kulübün gelirlerine temlik koydurtan, Ogün ve Abdullah gibi isimleri Fenerbahçe’ye satıp Trabzonspor’un marka değerini düşüren kendi değilmiş gibi tekrar başkan olmanın hayallerini kuruyor. Ama Trabzon’da kendisine duyulan antipati henüz dinmiş değil, boşuna hayal kuruyor…


Sözün özü, Trabzon’da kafalar değişmedi ve değişmeyecek gibi.. İnsanlar hala Trabzonspor’a zarar vermenin yarışı içerisinde ve malesef Sadri Başkan’da bu girdapa kapılmış durumda.. Önümüzdeki günlerde ve yıllarda bu günlerimizi arayabiliriz, benden söylemesi…

6 Ekim 2009 Salı

Fenerbahçe'nin Rekoru

Fenerbahçe iyi başladı ve şimdilik iyi gidiyor. Bakalım bu rekora dur demek kime nasip olacak ? Anketimiz yanda açılmıştır. Benim tahminim Fenerbahçe, milli maçtan sonra oynayacağı Gaziantepspor ve Galatasaray maçlarını da üç puanla kapar, ondan sonra Kayserispor deplasmanında Makukula’nın golüne boyun eğer.. İsteyen yorumlarıyla da tahmin yapabilir...

4 Ekim 2009 Pazar

Heineken İstifa

Neden bilmiyorum ama Rijkaard ismi bana Heineken’i çağrıştırıyor… O yüzden başlığımı Heineken İstifa şeklinde atıyorum… Bir “Total Futbol” geyiğidir gidiyordu ama burası İstanbul ve dolayısıyla Türkiye … Burda Total Motal Futbol sökmez… İki mağlubiyete bakar "Rijkaard istifa" seslerinin yükselmesi.





Ankaragücü’nü tebrik ediyorum, maçı izlemedim ama çok net bir skor almışlar. Net skorun tanımı ne deseniz 3-0 denir herhalde. Haftaya (15 gün sonra) Trabzonspor’un suskun golcülerinin patlama yapacağı tutarsa asıl o zaman görün eğlenceyi… Fenerbahçeliler çok sevinmesin akşam Gençlerbirliği’nden de puan bekliyorum, kolay lokma olmayacaklardır.

1 Ekim 2009 Perşembe

Güle Güle Mustafa Denizli...

Kendisi “Büyük Beşiktaş’ın büyük hocasıyım” diye dursun artık Denizli için yol gözüktü bile... Bu postun sebebi de Mustafa Denizli’nin Beşiktaş’tan 2 ay içinde kovulacağını veya istifa edeceğini buraya yazıp ilerde bakın ben söylemiştim demek (hoş herkes zaten biliyor)... Ahanda yazdım... Rıdvan’ın “gol olur” lafı kadar etkili olur mu bilmem ama biz yinede tarihe notumuzu düşelim. Şimdiden Türk Futbol’una hayırlı olsun...



Hatta konuyla ilgili anketi de yan tarafta başlatıyorum, Mustafa Denizli’nin yerine kim gelir ? Ki asil sorun bu bence.. Denemedik adam birakmayan ve genelde bir eski futbolcu öz evlat bir tecrübeli hoca sıralamasıyla giden Demirören’e göre sıranın Mehmet Özdilek’e gelmesi lazım ama Ersun Yanal ismi biraz da ön planda... Ama bence yabancı (tercihen Alman) bir hoca’dan yana kullanacaktır tercihini...


Not : Acaba diyorum, Trabzonspor'a gelip (ki umarım yolu Trabzonspor'la kesişmez)Trabzonspor'u da şampiyon yapıp "dört takımı da şampiyon yapan hoca" ünvanını da alır mı ? Sonuçta "26. hafta" söylemiyle geçen yıl tüm futbol gündemini belirleyen ve iki kupa kaldıran bir hocadan bahsediyoruz, hakkını da vermek lazım...

Yılın Anadolu Takımı Oylaması






“Bu yıl dört büyükler haricindeki takımlardan hangisi en başarılı olur ?” anketimizin sonuçları aşağıda. Katılımın fazla olmadığı bu anketimize göre Bursaspor bu yılın sürpriz takımı olacak gibi. Özellikle Ertuğrul Sağlam faktörü ön plana çıkıyor ve acaba şampiyonluğa oynayabilirler mi (bu yıl veya önümüzdeki yıllar) sorusu gündeme geliyor. Volkan-Sercan ikilisinde ise Fatih Tekke-Gökdeniz potansiyeli görüyorum ama Bursaspor bu iki genç oyuncuyu da elinde ttamayacak gibi gözüküyor. Burda büyük takım olup şampiyonluğa oynamak ile yıldızlarını satan ortalama bir Anadolu takımı olma arasında tercih yapacaklar...




Bursaspor’un dışımda, Gençlerbirliği ve Eskişehirpor’un da iddaalı olacak gibi bu yıl. Her ne kadar Galatasaray ve Fenerbahçe diğer takımlarla arayı açmış gibi gözükselerde aslında abartıldığı kadar üst düzey futbol oynamıyorlar ve yıldız oyuncularının ve formalarının ağırlıklarıyla maçları kazanıyorlar. UEFA ve kupa maç trafiğinin yoğunlaşmasıyla puan kayıpları gelmeye başlayacaktır. Ama yine de şampiyonluk yarışı bu iki takım arasında geçecek gibi. Bu arada Sivasspor benim tahminlerim dahil sezon öncesi tüm tahminleri atl üst etti, toparlayamazlarsa Bülent Hoca devre arası bırakır, Sivasspor’da küme düşer... Böylece iki yıl iyi futbol oynamadan sadece gazla üst sıralara oynamakla büyük takım olunmadığını anlamış olurlar...


26 Eylül 2009 Cumartesi

Gençlerbirliği 2 Trabzonspor 2



Benim beklediğimden çok farklı bir maç olmadı akşamki maç. Sadece skor olarak değil oyun olarak da beklediğim gibiydi. Malesef bunu kabul etmek lazım, bu yıl Trabzonspor böyle gidecek. İki ileri bir geri. Bu sezon böyle devam edecek gibi, kabullenmek Trabzonspor taraftarının sinir sağlığı açısınsan en iyisi olur. Ligide 5. veya 6. Bitiririz diye tahmin ediyorum.

Takımdaki kadro dengesizliği ilk göze çarpan problem. Şöyleki, aynı maçta üç tane sol açık (Gabriç, Alan, Serkan) denememiz ve denenmemiş iki tane de sol açık oynayabilecek (Engin, Barış) oyuncumuz varken takımın toplamında sadece iki forvetimizin olması ve yedek forvetimizin olmayışı yapılan plansız transferlerin en açık göstergesi.

Diğer problem nasıl oluyorda aşağı yukarı geçen yılla aynı kadro olmasına rağmen, sezonun genelinde iyi bir problem sergileyen takım bu yıl böyle inişli çıkışlı ama genelde kötü oynayabiliyor.

Hugo Broos’a gelirsek, eleştirmek için hala erken olduğunu düşünüyorum ama dün akşam iki bariz hatayla “oyunun gidişatına müdahale” anlamında sınıfta kalmıştır... Birincisi ikinci yarıda (özellikle Alanzinho’nun girişiyle pres gücününde düşmesinden dolayı) oyunu domine eden Gençlerirliği karşısında, ikinci golun gümbür gümbür geldiğini göremeyerek oyunu sadece izleyerek yaptı. 60. dakikalar oynandığında durum 2-1 iken bile ben artık beraberliğe razıydım 3-2 yenilmesek en azıdnan diye düşünmeye başlamıştım bile. Gençlerbirliği orta sahada istediği gibi at koştururken kötü, pressiz ve temposuz oynayan Selçuğun yerine veya pas hataları yapan ve yorulduğu belli olan Ceyhun’un yerine Serkan’ı alarak orta sahaya dinamizm getirebilirdi. Ama bunu yapmak yerine 2. gole kadar seyirci kalarak ilk hatasını yaptı.

İkinci golden sonra ise Alanzinho’yu çıkartarak ikinci hatasını yaptı ki bu hata iki yönlü bir hata. Kötü oynasada gole ihtiyaç duyduğun bir anda skoru her an değiştirecek bir oyuncuyu çıkartmak hem de bu oyuncuyu moralmen bitirmek... Neyseki maç sonu açıklamalarında oyuncunun tepkisinin haklı olduğunu itiraf etmesi, ego yapmaması, neden Avrupalı Teknik Direktör sorusuna iyi bir cevap sanırım. Bizim hocalardan biri olsa “kendisiyle konuşacağız” açıklaması yaparak “siz merak etmeyin ben onu adam ederim” imajı verirdi.

Tabi tüm bunların yanında Gençlerbirliği’nin de hakkını vermek lazım. Çok iyi top oynadılar, Trabzonspor’u sahadan sildiler. Thomas Doll çok iyi bir takım ortaya çıkartmış ve neden bu ligin namağlup dört takımından biri olduğunu gösterdi dün akşam. Umarım Cavcav kendisiyle uzun süre çalışır, zira bu tip hocalar ligimizin de kalitesini yükseltirler.

Maçla ilgili diğer notlar Yattara ve Sylva ile ilgili. Yattara sakatlanmazsa takıma çok şeyler verebileceğini dün oyuna girdiği son 10 dakikada gösterdi. Orta sahadan aldığı topu direk sıfıra indirip adrese teslim muz orta yapacak değil Türkiye’de, dünya da bile fazla oyuncu yok. Diğer notumuz da Sylva için. Özellikle yediği ikinci golde hatası vardı ki ilk golde bile kurtarabilirdi. Geçen hafta yediği golde (kornere çıkmayarak Orhan Ak’ın kafasından yediği gol) ve ligin ilk haftasında Sivas’tan yediği gol (Kamanan) düşünülürse, kredisinin azalıyor ve yavaş yavaş form durumlarına göre Tolga veya Onur’a şans tanınabilir. Bu yıl zirve yarışında olunmayacağı için bence iyi bir deneme sezonu olabilir, böylece seneye Sylva ayrıldığı zaman yeni bir kaleci alınmalı mı yoksa eldekiler iyi mi sorusuna da cevap bulmuş oluruz...


Sonuç olarak yazımın başında da söylediğim gibi bu yıl böyle geçecektir. İki ileri bir geri yani. Haftaya muhtemelen G.Antep’e yeniliriz, hoca istifa sesleri yükselir sonra da takım o gazla ve hırsla Galatasary karşısında Sami Yen’de iyi top oynar berabere kalır... Burda merak ettiğim Hugo Broos sezon sonunu görebilecek mi acaba yoksa devre arasında göderilip Şenol Hoca’yla mı anlaşılacak...



22 Eylül 2009 Salı

Trabzonspor 3 Antalyaspor 1, Çıkış sürüyor...




İki haftalık bir çıkış ve atılan 9 gol. Oynanan oyun olarak çok bir fark yok ama skor ve sonuç olarak var. Muhtemelen önümüzdeki hafta Gençlerbirliği maçıyla da devam edecektir bu çıkış. Son iki yılda Trabzonspor’un zaman zaman yakaladığı bu çıkışlar hep iddadan uzaklaştığı dönemlere denk gelir... Ne zaman tekrar iddaalı bir hal alsa yine puan kayıpları başlar. Geçen yılın son 5 haftasına bakalım mesela, Sivas maçı kaybedilip ligdeki iddaa bitince seri galibiyetler başladı ama ne zaman son hafta şampiyonlar ligi iddaası ortaya çıktı Avni Aker’de Fenerbahçe’ye karşı kaybedildi. Şimdi de yaşanan benzer bir durum. Üst üste yaşanan puan kayıpları takımın üzerindeki stresi aldı ve stres kalmayınca da rahat galibiyetler gelmeye başladı. 3-4 hafta sonra tekrar zirveye yaklaşılırsa tekrar puan kayıpları başlar...

Bu durumun nedeni stresli anlarda skoru yüklenecek, takımı sürükleyecek lider ve tecrübeli oyuncu eksikliği... Bu Fatih Tekke olabileceği gibi başka bir isim de olabilir. Ersun Yanal’ın geçen yılki Yusuf ısrarı da bu yüzdendi zaten. Ama görünen o ki eldeki kadronun puan kaybede kaybede tecrübe kazanması beklenilecek. 2-3 yıl sonra eldeki futbolcular “Lider” ve “Tecrübeli” oldukları zaman Rus kulüplerine gitmezler umarım...


Maça gelince söylenecek çok fazla birşey yok... İlk 5 haftadan çok farklı bir oyun oynandı diyemeyiz. Ortasaha dörtlüsünün (Gabric, Serkan, Collman, Selçuk) 442 sisteminde en ideal dörtlü gibi durduğunu gördük... Hem çok koşuyorlar hem de oyunu iki yönlü oynayabiliyorlar... Ama Yattara ve Alanzinho ne olacak sorusu cevap bekliyor hala... Engin takım oyununu anlamadığı sürece yedek kulübesinde oturmasında fayda var, oyuna girdiği gibi seri top kayıplarına başladı. Alanzinho’nun özellikle öne geçilen maçlarda daha önce oyuna girmesi lazım, 4.5 m Euro’luk bir adamı son 3 dakka oyuna sokmanın bir mantığı yok. Gabriç için neden bu kadar ısrar edildiğini de anlamış olduk bu maçta, Szymek transferinden sonraki en verimli transferimiz olcak gibi.. Umarım sonu benzemez... Bunun dışında önümüzdeki haftalarda takımın kaderi yine Umut-Gökhan ikilisininin eline bağlı diyebiliriz.. İzleyip göreceğiz...


Bunların dışında yedek kulübesinin güçlenmesi, Collman’ın takıma git gide daha da oturması ve Umut’un özellikle güveninin yerine gelmesi diğer olumlu gelişmeler... Yattara’sız kolbastı ise eksik kalmış...





Son söz : Bu iki galibiyet umarım taraftarlar arasında gereksiz bir heyecan oluşturmamıştır, zira yine hayal kırıklığı olur...


Not : Fotolar resmi siteden...

14 Eylül 2009 Pazartesi

İ.B.B 1 - Trabzonspor 6

Trabzonspor’un gerçekten ihtiyacı vardı yoksa olası bir mağlubiyette işler çok daha karışabilirdi... Tabi maçın başında Egemen’den o goller gelmese Belediye bu kadar rahat teslim olurmuydu bilemeyiz... Ama sonuçta Trabzonspor için çok önemli bir galibiyet oldu, artık önümüzdeki haftalara bakıyoruz...



Maçla ilgili çok söylenecek çok fazla bir şey yok, Hugo Broos’un Diyadin’i dinlemeyip kendi bildiği sistem olan (aynı zamanda Ersun Yanal’ın takıma yerleştirmek için bir yıl harcadığı) çift forvetli sisteme dönmesi de önemli. Orta sahada 4 tane koşan adamla (Collman, Selçuk, Serkan, Gabriç gibi) bu sistem çok güzel işler... Tayfun ve Ferhat’ta bekler olarak çok iyi desteklediler orta sahayı... Tek handikap Yattara ve Alanzinho.. Oynatsanız dert oynatmasanız dert... Bekleyip göreceğiz hoca ne derece verim alabilecek bunlardan...

13 Eylül 2009 Pazar

Hayal Kırıklığı : Trabzonspor ve Sivasspor

Sezon öncesi tahminlerimizi yaparken sezona iddalı giren Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yanında Trabzonspor ve Sivasspor’un da ciddi bir şekilde şampiyonluk yarışı vereceğini söyleyerek bayaa bir yanılmışız.. Özellikle Sivasspor’un durumu oldukça vahim, bu akşamki maçta olası bir İstanbul Belediye mağlubiyetinde Trabzonspor içinde kabus başlar...



Sivasspor çok güzel bir transfer planlaması yapmıştı aslında ama hesapta olmayan şey istenilen transferlerin son anda yatmasıydı. Burda tabi küçük Anadolu şehirlerinin en büyük handikapı ortaya çıkıyor, önemli futbolcuların bu tip şehirlere gelmek istememeleri. Sonuç olarak eldeki gönderilen futbolcuların yerlerinin doldurulamaması, önemli oyuncuların sakatlıkları, Avrupa Kupasındaki hayal kırıklıkları derken dünkü Manisa mağlubiyetiyle 2 yılda büyük takım olunmadığını anlamış oldular... Şu anda kötü bir sürec yaşıyorlar, eğer bu süreci atlatamazlarsa, ve Bülent Uygun ayrılırsa ciddi anlamda kümeye oynarlar. Yok büyük takım refleksi gösterip kötü günleri atlatabilirlerse, sakatların da dönmesiyle ve yeni oyuncuların da uyum sürecini atlatmalarıyla yine üst sıralara tırmanırlar. Şampiyonluk mücadelesi vermeyecekleri için önümüzdeki yılın planlamasını daha rahat yapabilirler, genç oyunculara daha çok şans verebilirler ...

Trabzonspor’a gelince söylenecek çok şey var. Sezon öncesi hazırlık maçları ve Sivasspor maçındaki güzel oyun ciddi anlamda bizi yanılttı. Sadri Başkan’ı tanımak mümkün değil, geçen yılki iş bitirici vizyon sahibi Sadri Baba gitmiş yerine Nuri Albayrak gelmiş sanki. Geçen yıl sol açık diye alınan Alanziho ve sonrasında yine sol açık diye alınan Engin’den sonra sol açık diye Gabriç alınması tam bir transfer plansızlığı. Üçü de iyi futbolcu tamam ama takım forvetsizlikten kırılıyor. Tabi bu hataların hepsi Ersun Yanal’ın gönderilmesi ve bir yıldır yapılan planlamanın mahvedilmesiyle başladı.. Benim bu yıldan Trabzonspor için ümidim yok, daha ziyade İngiltere ligini takip etmeyi düşünüyorum. Favorim Liverpool ama gönlümden geçen Gunners-Arsenal...





10 Eylül 2009 Perşembe

Fatih Terim İstifa

Hoca İstifa...





Bu ifadeyi kullanmayı pek sevmem ama bunu nedense Fatih Terim için kullanmak çok zevkli...

Avrupa Kupası eleme maçlarında rakip kalecilerin yediği kova goller (Norveç, Yunanistan), hakem yardımları (Macaristan maçıydı sanırım), Kupada mucizevi son dakika galibiyetleri ve dünyanın belki en iyi 3 kalecisinden birinin (Cech) yaptığı hata gibi tesadüfleri göremeyip ego’sunun esiri olup antipatikleştikçe antipatikleşen bu insanı milli takımın başında görmek istemiyorum...

Kim mi gelsin ? Hiddink uygundur bence... Sever milli takımları, Rusya’da da üşümüştür artık bence.

Not : Adamlarin frikik golleri güzeldi...

27 Ağustos 2009 Perşembe

Beşikdüzüspor 3 Akçaabat Sebatspor 0

Bir süredir yoktum, çünkü tatildeydim. Ayıptır söylemesi 75 günde bir olan tatilimde (R&R – Rest and Relaxation diyorlar burda) bu sefer Trabzonspor-Toluose maçına gidip fotoğraflarıyla paylaşmak istiyordum ama nasip olmadı malesef. Onun yerine bende Beşikdüzüspor – Akçaabat Sebatspor hazırlık maçına gittim.



Trabzon’un en batıdaki güzide ilçesinin takımı olan Beşikdüzüspor, Süper Amatör’de 3. lige çıkma mücadelesi verecek bu yıl. Geçen yıl Yalıspor’a kaybettiği yarışı bu yıl kaybetmemekte kararlı.

Akçaabat Sebatspor ise eski günlerini mumla arar nitelikte. Süper Ligde geçen iki yılın ardından ikinci lige kadar düşmüş durumda. Süper Ligdeki özellikle ikinci yıldaki yanlış politikaların sonucunda bugün bu konuma geldi. Oysa doğru stratejilerle bir Gençlerbirliği olabilirdi çok rahat. En azından Bank Asya’nın saygın bir takımı olabilirdi. Özellikle Trabzon’lu genç oyunculara yöneleceğine Oktay Derelioğlu, Orhan Kaynak gibi bir dönem İstanbul kulüplerinde oynamış ama heyecanını yitirmiş futbolcularla başarı yakalamak hayaldi zaten.

Maça gelince, güzel bir havada oynanan maçta tribünlerde yer yer boşluklar göze çarptı.

Beşikdüzüspor Lige çok hazır göründü diyebiliriz. İlk yarı golsüz geçsede, Beşikdüzüspor özellikle tecrübeli orta saha oyuncusu Özkan’la organize ataklar geliştirdi. Ayrıca ileri uçta görevalan, Kızılağaçlı, ismini bilmediğim oyuncuyla da etkili oldu. Beşikdüzüspor iyi futbolunu ancak ikinci yarıda golle süsleyebildi ve 3-0 ‘lık haklı bir galibiyet aldı. İkinci yarıda Sol açıkta oynayan, normalde Halısahanın yanındaki kuruyemişçide çalışan Alanzinho vari oyuncunun etkili ataklarını durdurmakta sıkıntı çekti Akçaabatsebatspor.



Skorun yanında oynadıkları futbolla da Beşikdüzüspor göz doldurdu. Taraftarlar arasında bir ara “Bunlar Trabzonspor’dan iyi pas yapıyorlar”, “Tayfun Cora Beşikdüzüspor’da kadroya giremez” gibi yorumlar duydum.



Beşikdüzü Arena Stadyumunda oynanan maçta Beşikdüzü 3. Lige göz kırparken, AkçaabatSebatspor ise gerekli transferler yapılmazsa seneye Beşikdüzüsporla bu sefer 3. Ligde maç yapabilirler.

Bu arada, bir önceki yazımdaki “Şiir gibi Trabzonspor geliyor” pek tutmamış gibi gelebilir ama burda bilinmeyen birşey son 15 gündür benim Türkiye’de oluşum. Bu süre içinde Trabzonspor 3 maç yaptı ve hepsini kaybetti.. (Genel gudubetliğimle ilgili daha detaylı bir yazıyı burda bulabilirsiniz) Şimdi döndüm Libya’ya, sanırım Trabzonspor çıkışa geçecektir.

9 Ağustos 2009 Pazar

Şiir gibi Trabzonspor Geliyor...



Hep savunduğumuz şey istikrardı Trabzonspor için. Teknik direktör olarak olmasa da kadroda yakalanan 1 yıllık istikrarın ve Hugo Broos & Metin Diyadin işbirliğinin eseri dün akşam izlediğimiz Trabzonspor.

Baktığınız zaman kaleci ve defans dörtlüsü geçen sene ile aynı, orta saha beşlenmiş, Hüseyin yerine Tjikuzu gelmiş, Engin Baytar Yattara’nın yerine, bir de forvet teke düşmüş... Sahadaki 9 futbolcu geçen senenin genelinde ilk 11 oynayan oyuncular. İşte yıllardır yapboz tahtasına dönen kadrodaki bir yıllık istikrarın sonucu. Geçen yıl Ersun Yanal ile uyum sürecini aşan kadro artık daha oturmuş bir şekilde oynuyor.

Tabi burada Hugo Broos ve Metin Diyadin’in de hakların vermek lazım, Ersun Yanal’ın çok güzel hazırladığı takımı bir adım daha öteye götürmüşler. Ve aralarındaki uyum da çok güzel. Belli ki birlikten güç doğan bir çalışma var aralarında. Sep Piontek & Fatih Terim vari bir durum ortaya çıkabilir.



Akşamki maça gelirsek, iki gün önceki temposuz İ.B.B – BJK maçından sonra Futbola doyuran bir maç oldu. Temposu ve heyecanı çok yüksekdi. Maçın genelinde Trabzonspor’un üstünlüğü vardı. Total Futbol’dan örnekler gösteren, ne yaptığını bilen, oyunu istediği gibi yönlendiren bir Trabzonspor izledik akşam, yıllardır izlemeyi özlediğim bir Trabzonspor.

Sivasspor kötü zannedilmesin, aksine oldukça mücadele ettiler karşı koymaya çalıştılar ama açıkcası fazla direnemediler, çünkü karşılarında gerçekten çok iyi bir Trabzonspor vardı. Muhtemelen haftaya yine kaybedecekler (Fenerbahçe ile oynuyorlar), sonra 2 haftayı 0 puanla kapatınca sessiz ve derinden ilerleyeceklerdir. Muhtemelen 12. hafta gibi bakmışız gene ilk üç içinde. Ne kadar sevmesemde, Bülent Hoca işini bilir.

Sivasspor ile ilgili bir not daha, neden büyük takım olmadıklarıyla ilgili. Durum 1-2, dakika 85 ve seyirciler stadı terkediyor. Böyle birşey olamaz, 10 dakika daha zaman var, ve maçın en güzel en heyecanlı 10 dakikası olabilir ama adamlar maç çıkışı kalabalığına yakalanmamak için erken çıkıyorlar. Düşününki sinemaya gidiyorsunuz ve filmin finalini izlemeden çıkıyorsunuz filmden.. Sonuçta, taraftarı futbolu bilmeyen bir takım, büyük takım zor olur...

Trabzonspor’a geri dönersek gerçekten çok iyi oynadı akşam. Sivasspor’un muhtemelen hakemle ilgili şikayetleri olacak ama bu maçta Sivasspor son dakikada beraberlik golü bulsaydı Trabzonspor’a haksızlık olurdu. Sonuna kadar haketti maçı Trabzonspor, oyunu her yönüyle domine etti. Orta sahadaki pas trafiği bira ara geçen yılki Barcelona orta sahası gibiydi. (galibiyetin sarhoşluğuyla çok abarttım galiba)

Ceyhun’a ise ayrı paragraf lazım. Ersun Yanal’ı geçen yıldan dolayı eleştireceksem iki şey için eleştirebilirim, biri Giray diğeri Ceyhun’un rotasyonda yeterli yer bulamaması olur. İki gün önceki maçta, Friks’in golünden sonra “Türk Futbolcular neden böyle vuramıyor” demiştim ki cevabımı verdi Ceyhun sağolsun, hemde iki kere, biri de direkten döndü... Hoş, Ceyhun’un da Almanya’da yetiştiğini düşünürsek tezimiz hala kısmen de olsa geçerliliğini koruyor demektir.



Trabzonspor böyle devam ederse, ciddi sakatlıklar veya düşüşler yaşamazsa, şampiyonluk yarışında sonuna kadar var olacaklardır.. Muhtemelen sistemin ve takımın zamanla daha iyiye gideceğini düşünürsek, şansımız hiç de az değil. Yeni sezon hayırlı olsun diyoruz tekrardan...

26 Temmuz 2009 Pazar

Dos Santos & Cristian


Brezilyalılarla içiçe çalışan birisi olarak, Brezilyalı arkadaşlardan öğrendiğim kadarıyla Fener bu sefer çok iyi iki transfer yapmış… Adamlar anlata anlata bitiremiyorlar. Uyum sorunu da pek yaşamayacaklarını düşünürsek bu sene Trabzonspor’u şampiyonluk yarışında Fenerbahçe zorlayabilir diyebiliriz.. Zevkli bir lig olacak gibi bakalım…

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Lig Öncesi Durumlar

Fikstürden başlamak gerekirse, bence kimse fikstür kuraları çekildi demesin. Artık buna kargalar bile gülüyor. Belli derbiler belli haftalara yerleştiriliyor sonra da geri kalanı için kura çekimi yapılıyor. Trabzonspor-Fenerbahçe maçları bu yıl son üç yılda üçüncü kez son haftaya geliyor. Ondan öncede ilk haftaya geliyordu. Ben 10. haftaya gelen Trabzonspor-Fenerbahçe maçı hatırlamam hiç... Neye göre ve kime göre çekiliyor bu kuralar ben merak etmeye başladım. Dalga geçiliyoruz farkında değiliz.



Onun dışında fikstüre bakınca en dikkat çekici kısım, takımların Trabzonspor-Fenerbahçe-Sivasspor ile peşpeşe oynuyor olması. Yani her takım zorlu bir 3 hafta virajı yaşayacak diyebiliriz. Burda kim en şanslı tartışılır. Bence Trabzonspor için iyi bir durum; çünkü rakiplerimizi yendiğimiz zaman mağlubiyetin etkisiyle bir sonraki haftaki Fenerbahçe maçına asılacaklar, sonra iki üst seviye maçın formuyla Sivasspor maçına çıkacaklarki Sivasspor ve Fenerbahçe bunun negatif etkisini sezon boyunca hissedebilir. Tabi Trabzonspor kaybettiği zaman da durum terse dönebilir, zira takımlar bu sefer rehavetle çıkabilir Fenerbahçe ve Sivasspor maçlarına. Bekleyip göreceğiz ne olacağını.

Şampiyonluk mücadelesi verecek takımlara gelirsek şu anda kadro olarak Galatasaray önde gibi. Hem hocaları hemde zaten güçlü olan hücum hatlarına gelen Keita, defansa gelen Gökhan Zan hemde kurtuldukları sorunlu adam Lincoln hep artı gibi. Sadece Gökhan-Servet ikilisiyle oynarlarsa süratli defanslara karşı çok gol yiyebilirler ama hücum hatları yediklerinden çok atacak gücte. Alanzinho-Yattara vs. Zan-Servet mücadelesi zevkli olabilir Trabzonspor taraftarları için.


Beşiktaş’ta iyi olan kadrosunu koruyup iyi takviyeler yapıyor, 3 kulvarda ne derece varolabilecekler, Mustafa Denizli başarıyı ne kadar devam ettirebilecek merakla bekliyoruz.

Ama beni asıl şaşırtan Fenerbahçe. 3 yıllık şampiyonluk sözü ve Aykut Kocaman’ın gelişiyle ben ciddi bazı atılımlar ve revizyonlar bekliyordum. Misyonunu tamamlamış Alex, R.Carlos, Deivid’le yolların ayrılıp, verimsiz Guiza’nın gönderilmesi, yeni bir planlama dahilinde bir iskelet kurulmasını bekliyordum ama onun yerine Özer, Topuz ve Bilica gibi Fenerbahçe’de yıldız olması zor ama muhtemel isimlere fazlaca paralar harcandı. Yani Emre-M.Topuz-Alex ortasahası mı son iki yıldır gelmeyen şampiyonluğu getirecek, yoksa kanatlardaki U.Boral-Deivid mi ? Yoksa yedek kulübesindeki Deniz, Selçuk mu ? Forvetteki Guiza ve Semih durumu ne olacak ? Semih hala nobetçi golcü mü olacak ? Yani Aykut Kocaman bu stratejilerin isimlerini koyamıyacaksa hayal kırıklığı olur, işin sonunda da gördünüz mü Futbol’un başına Aykut’u getirdikte ne oldu, bende o kadar anlarım futboldan ve betondan diyebilir Azizi Yıldırım. Fenerbahçe’nin şu anda Robben’i iknaa etmeye çalışıyor olmasını beklerdim. Ama yine de erken konuşmamak lazım, beklenmedik yıldız bir yabancı gelirse şaşırmam.



Gelelim Trabzonspor’a. Ersun Yanal’ı göndererek başlayan krizler sinsilesini iyi yönetemeyen Sadri Başkan sonradan işi toparladı ve bence çok orjinal bir fikirle H.Broos’u takımın başına getirdi ve yanına da Metin Diyadin’i koydu. Ogün, Abdullah, Hami gibi birini koymaktansa teknik direktörlük kariyeri olan birini ikinci adam yapmak çok yerinde ve doğru bir hamle. Bu ikilinin uyumu ve ortak çalışması Trabzonspor’a potansiyelinin üzerinde bir başarı getirebilir. Şampiyonluk zor ama iyi bir hava yakalanırsa, forvetlerde gol atabilirlerse şampiyonluk çok da hayal olmaz, son hafta Kadıköy’de şampiyonluk turu yakışır. Ama H.Broos ve M.Diyadin uyumu çok önemli. H.Broos’un M.Diyadin’i dinlemesi ve ciddiye alması gerekiyor, Metin Diyadin’in ise hocayı yönlendirmesi ama ikinci adamlığı sindirmesi ve ego yapmaması gerekiyor.



Sivasspor yine kafaya oynayacaktır ki bu sefer geçen iki yılın tecrübesiyle daha da fazla zorlayacaklardır diye düşünüyordumki tam Heerenven karşısında alından 5-0’lık mağlubiyet kafalarda soru işareti uyandırdı. Bunun dışında Kayserispor ve Bursaspor dikkat edilmesi gereken diğer takımlar.

Küme düşcek ilk takım ise Diyarbakırspor gibi, zaten varolan ekonomik sıkıntıları yetmezmiş gibi gittiler bir de Ziya Doğan’la anlaştılar. İşleri zor. Trabzonspor’dan ayrıldıktan sonra TSL’de iş bulamaz diyordum ben ama bulmuş nasıl olduysa. Bence sezonun ilk kovulan ya da istifa eden hocası da Ziya Doğan olur gibi.



Son olarak da transferlerle ilgili bir kaç şey söyliyim;

Hüseyin Bursaspor’a gitti, ve bence çok doğru yaptı. Hem Hüseyin için hem Bursaspor için ama en önemlisi Trabzonspor için çok sevindirici bir transfer bence. Bir win-win-win durumu söz konusu.

Servet’in dil bilmemesi nedeniyle transferinin yatması umarım genç futbolcu arkadaşlar açısından bir anlam taşır.

29 Haziran 2009 Pazartesi

Transfer Notları

İsmail Köybaşı : 6.5 milyon Euro + iki futbolcu (biri Serdar Kurtuluş)


Mehmet Topuz : 9 milyon Euro + G.Emreciksin



Şimdi bu rakamlara bakınca insanın aklına ilk önce biz Gökdeniz ve Fatih Tekke’yi resmen bedavaya vermişiz diyesi ve kafasını duvarlara vurası geliyor...



Ondan sonra da geçen yıl yaptığımız transferleri bu yıl yapsak 3 katı fazla ödememiz gerekirmiş diye şükredesi geliyor insanın... Gökhan Ünal’ı bu yıl almak istediğimizi düşünemiyorum, herhalde 10 milyon Euro + Yattara’yı vermemiz gerekirdi.

Şu anki piyasa rakamları uçmuş durumda, bir dönem Denizlispor’un Ümit Bozkurt, Bülent Akın ve Yusuf Şimşek’i toplamda 20 milyon Dolar’a üç İstanbul takımına sattığı döneme benziyor şu anki durum. Veya Ayhan’ın 10 milyon dolara Beşiktaş’a gittiği döneme. Bonservisle beraber futbolcu maaşları da uçuyor bu arada. Mehmet Topuz yıllık 2.5 milyon alırken bu duruma Semih, Gokhan Gönül gibi futbolcular ne diyecek çok merak ediyorum.

Bu durum sürekli böyle gitmez ama. Önümüzdeki yıllarda tekrar rakamlar makul seviyelere gelecektir, o yüzden Bursaspor gibi kulüpler ellerindeki futbolcuları bu yıl satmazlarsa seneye bu rakamları zor görebilirler, benden söylemesi... Yabancı sınırlamasının kalkması halinde zaten bu rakamlar bayağı bir düşer.

Transferden konu açılmışken Trabzonspor’un da son transferleri Engin Baytar’a da değinelim.. Gençlerbirliği’nden ve Eskişehirspor’dan izlediğimiz kadarıyla, takım oyunundan çok topla oynamayı seven, problemli, takım arkadaşlarıyla kavga etme potansiyeli olan, bir dönem Fenerbahçe’de Ortega’ya fırça atan Ceyhun Eriş potansiyeli görüyorum ben Engin’de. Sonuçta 61 numara kontenjanından yapılmış bir transfer, beklentim yok takımın iç huzurunu ve havasını bozmasın yeter...



Bu yılın en iyi transferlerini yapan takım ise Sivasspor gibi. Yabancılarının çoğunu göderdiler ve yerlerine daha iyilerini aldılar. Eğer uyum sorunu yaşamazlarsa ve dört büyükler yine kötü bir sezon geçirirlerse son iki yılın da tecrübesiyle Sivasspor bu yıl beşinci şampiyon takımımız olabilir.

Sivasspor’la ilgili dikkat edilmesi gereken başka bir noktada şu ; bu kadar canlı bir transfer dönemi yaşamamıza rağmen son iki sezondur kafaya oynayan bir takımın hiç bir futbolcusuna büyük kulüplerin talip olmaması sizce de garip değil mi ? Talip olsalar satmaya da hazırlar, hatta Mehmet Yıldız’ı zorla Galatasaray’a satmaya çalışmışlardı devre arasında ama olmadı.

Bunun sebebi basit çünkü Sivasspor’un kadrosundaki hiçbir futbolcu için büyük kulüplerin kadrosunda rahat yer bulabilir diyemeyiz...

Peki o zaman Sivvaspor nasıl oluyor da iki yıldır bu kadar başarılı ? Bülent Uygun mu çok iyi Hoca ? Hayır, Türkiye’deki çoğu Hoca ondan daha iyidir.



Başarının sebebi çok açık aslında, İSTİKRAR. Yönetim, kadro ve hoca istikrarı... Adamlar 4 yıldır biraradalar, sistem belli, arkadaşlık üst düzeyde ve birlik beraberlik de cabası.. Şimdi bu yıl kadrolarının kalitelerini de arttırıyorlar, ve son iki yıldan gelen tecrübede var artık.. Sivasspor’un havası buraya kadarmış diyenlere duyrulur, Sivasspor asıl sürprizi bu yıl yaşatabilir.

Burdan tekrar Trabzonspor’a dönmek istiyorum. Bülent Uygun gibi bir hocayla 3 yıllık bir çalışmanın sonunda ortalama bir kadroyla bu başarı yakalanıyorsa, Ersun Yanal’la Trabzonspor çok daha büyük başarılar yakalayabilirdi. Tren kaçtı, geçmiş olsun diyoruz Sadri Başkan'ımıza selam gönderiyoruz yine...

20 Haziran 2009 Cumartesi

Ne olacak bu Fener'in hali.. ?

Galatasaray’la maç yaparlar kavga gürültü. Efes’le final oynarlar yine kavga gürültü.. Nedir yani, herşeyi kazanmak zorunda mısınız ? Zorunuza mı gitti Efes’in adam gibi gelip yenmesi sizi ve kupayı alması..



Nerde kaldı sportmenlik ve fairplay. Kaybetmek ve kaybetmeyi hazmetmek de bu işin bir parçası.. Geçen gün Abdi İpekçi’de yaşananlar için rezalet kelimesi hafifletilmiş bir tabir olur.. Ortada hiç birşey yok, tertemiz maç, güzel bir final serisi ama keybedince rakip sporcuları dövmek ne ?



Eğer federasyon bu olaylara “can acıtıcı” bir ceza vermezse, seneye niye baskete yeterince ilgi gösterilmiyor diye sorarız kendimize..

Fenerli arkadaşlar mazeret üretmesinler bu arada, yok 5. Maçta teknik faul mevzusuydu, yok Kaya adamın üzerine yürüdüydü, yok dirseği Sinan vurdu felan.. Komik oluyorlar, bunların hiçbiri yaşanan bu görüntüleri ve rezaleti haklı çıkartmaz..



Bu yorumu bir Trabzonspor’lu olarak değil bir Futbol ve Basketbol seyircisi olarak yapıyorum, takım fanatizmi yok burda.. 2 yıl önceki Trabzonspor-Sivasspor maçındaki olaylarda Trabzonspor’un haksız olduğunu düşünmem gibi. Sahalarda kavga gürültü gördükçe soğuyorum spordan ve fanatizmden...


Ayrıca Blog'da bu tip çirkin görüntüleri yayınladığım için kamuoyundan özür dilerim... Umarım bir daha yayınlamam.

16 Haziran 2009 Salı

Yılın Transferi Özer

Mehmet Topuz veya yapılacak diğer transferlerden çok daha önemli bir transfer yaptı Fenerbahçe Özer’i alarak.. Sezonun değerlendirmesini yaptığım yazıda da değinmiştim Özer’i alan yılın transferini yapmış olur diye. Eğer İstanbul bozmazsa veya ciddi sakatlıklar yaşamazsa çok büyük çıkış yakalar milli takımda da yerini alır..



Küçük bir anektot, aslında bilinen birşey, Özer Trabzon’lu ve koyu bir Trabzonspor’lu.. Dayısıda bizim eski topçulardan Lemi the “Başbakan” Çelik.

Şimdi ilk “aferin” bizim yönetime gelsin istiyorum.. Saçma sapan bir hoca krizini yönetemeyerek bir çuval inciri berbat etme noktasına gelen yönetim, bu güzelim futbolcunun Fener’e gitmesine seyirci kaldı..

İkinci “aferin” de bizim Lemi’ye gelsin.. Yıllarca Trabzonspor’un ekmeğini yedin, bugün bile hala Trabzonspor’dan nemalanmaya çalışıyorsun tamam yeğenini de iyi paraya Fenerbahçe’ye gönderdin hem yeğenin hem sen kazandın.. Ama TV’ye çıkıp Fenerbahçe yalakalığı yapmak niye ? Senin gibiler Trabzonspor’umdan uzak olsun başka birşey istemem.




Özer’e de yani takımında başarılar...