10 Şubat 2012 Cuma

Bir Şenol Güneş eleştirisi


Trabzonspor-Gaziantepspor maçı var bugün, maç yazısını maçtan önce yazıyım ordan Şenol Güneş'e bağlarım dedim..

Maç bence nasıl geçer önce onun özetini yapıyım..

Trabzonspor son 3-4 aydan beridir yaptığı ve taraftarlarını kanser ettiği gibi, aynı şekilde ortasahada pas yapmadan, bilinçsiz preslerle mücadele edip, ileriye atılan uzun toplarla Burak'la gol bulmaya çalışacak.. Defansif bireysel hata olmazsa artık bu golleri yemiyor rakipler, o yüzden ilk yarı gol atamama olasılığı yüksek.. Bu arada Gaziantep'ten sürpriz gol de gelebilir.. Cenk ve Muhammet dikkat edilmezse baş ağırtacak adamlar..

Burak'a atılan uzun topların yanında Olcan, Halil, Alanzinho (veya Volkan Şen) gibi oyunculardan bireysel yetenekleriyle yumurtadan sürpriz çıkarmaları beklenecek.. Bunlar da sonuç vermezse, sırasıyla 60., 70. ve 80. dakikalarda, yine sırasıyla Henrique, Volkan (veya Alanzinho) ve Adrian oyuna girecek..
Zaten Trabzonspor'un tüm sezon boyunca uyguladığı da bu, tutarsa.. Bugün tutma ihtimali yüksek.. Antep defansına bakarak 3-1 veya 4-1 biter, Trabzonspor kazanır diye tahmin ediyorum..

Ama bugün Trabzonspor kazansa da, aylardır oynanan kötü futbolu eleştirme zamanı gelmedi mi artık..? O yüzden bugün maçı bir kenara bırakarak Şenol Güneş için birşeyler karalıyım dedim..




Şenol Güneş'i genel olarak yeterli bulmamakla beraber, özellikle geçen yılki performansı ayakta alkışlanacak nitelikteydi.. Bir defa kendini çok geliştirmiş Kore'de.. Ayrıca ekibinin kalitesini de arttırmış.. Bu işin ekip işi olduğunu, Ünal Hoca gibi, Şeref Çiçek gibi isimlerle çalışmanın anlamını iyi görmüş, ve bu isimlerden de iyi faydalanıyor.. Takımın iyi çalıştığını ve motive olduğunu görebiliyoruz..

Bireysel futbolcu gelişimlerinde de Şenol Hoca faktörü göze çarpıyor.. Burak başlı başına bir Şenol Hoca eseri, Burak'ın da hakkını vererek tabi.. Önce Onur sonra Tolga'daki gelişim.. Mustafa Yumlu (dün rüyamda Mustafa Yumlu'nun ceza sahası dışından gol attığını gördüm bu arada, hadi bakalım..) gibi..

Şimdilerde de Aykut ve Volkan Şen üzerinde çalışıyor ama sanki boşa çalışıyor gibi.. Zira zamanında da Sezer Badur, Barış Ataş, Tayfun Cora gibi isimler üzerinde de amaçsızca çalışmıştı..

Tüm detayları bir kenara koyarsak, büyük resimde Şenol Güneş'in hem taktik olarak, hem de takım çalıştırmak olarak geçen yıl 10 üzerinden 10 puan hakettiğini söyleyebiliriz..

Ama bu yıl artık bu durumu sorgulama zamanı geldi.. Çünkü, Ersun Yanal zamanında başlayan, ve geçen yılın ilk yarısında zirveye çıkan "küçük Barcelona" vari, bol paslı, presli ve bilinçli, ne yaptığını bilen modern oyun tarzından adım adım uzaklaşıldı.. Yavaş yavas bireysel yeteneklerden sonuç bekleyen takım olunmaya başlandı.. Ziya Doğan sönemi futboluna gidiş var.. Borsada derler ya hani, aşağı yönlü trend diye.. hah o işte.. Gidişat hiç te iyi değil..

Evet Selçuk, Umut, Egemen, Jaja gibi çok oyuncular gitmiş olabilir anlıyorum, yoğun maç temposu da kabul edilebilir bir mazeret buna da kabul, lafım yok ama, burda benim bahsettiğim oyun felsefesinin bilinçli olarak değişmesi.. Hani gene paslı oynamaya çalışırsınız da yapamazsınız ya, öyle değil.. Bilinçli olarak paslı oyundan, dan-dun oyuna geçiş yaşanıyor takımda.. Ersun Yanal, Mesut Bakkal, Rijkard, Fuat Çapa, Shota futbolundan Ziya Doğan, Samet Aybaba, Tolunay Kafkas, Bülent Uygun futboluna doğru gidiş var.. Alarm çanları çok ciddi çalıyor yani..

Trabzonspor'un "küçük Barcelona" oyunu oynamasındaki en önemli etken, önliberosuz oynamalarıydı.. İki tane çift yönlü orta saha, Selçuk-Colman, takımın ritmini yönetiyordu istediği gibi.. Hem defansif hem ofansif.. Colman veya Selçuktan biri topu kaptığı zaman zart diye oyuna sokabiliyordu... Ama şimdi Zokora veya Aykut topu kapınca, topu oyuna sokacak adama veriyor topu.. Futbolda 10 yıl geriye gitmek demek işte bu..

Ha diyceksiniz Selçuk gitti.. Evet Selçuk çok büyük kayıp, ama Selçuk yerine direk tek yönlü defansif önlibero (Zokora, yedeği de Aykut) alınması, çift yönlü bir orta saha denemesinin hiç yapılmaması bile bu paslı oyundan vazgeçmenin bilinçli olduğunu gösteriyor..

Zokora yokken neden Aykut'a şans veriliyor da çift yönlü oynayan Sercan'a şans verilmiyor örneğin.. Serkan Balcı o bölgeye kayabilir, Sapara daha çok şans bulabilirdi.. Zokora sadece defansif yönlü, Adrian sadece ofansif yönlü.. İkisine verilen parayla çift yönlü bir oyuncu alınamaz mıydı ?

Bir Trabzonspor taraftarı olarak geçen yıl en gurur duyduğum nokta önliberomuzun olmayışıyken, şu anda takımın belkemiği önliberomuz Zokora olabiliyor.. İşte tam bu noktadır Şenol Güneş'i eleştirdiğim.. Takımın çift yönlü orta saha yapısını bozması..

2-3 yılda gelinen nokta, yanlış transfer politikası ve takım kurgusuyla yavaş yavaş erimeye başladı.. Şenol Güneş elindeki mirası eritiyor.. Daha önce Fatih Tekke'li Gökdeniz'li kadroyu erittiği gibi, ondan önce de Ogün, Abdullah, Ünal, Şota'lı vs. kadroyu erittiği gibi..

Şenol Güneş hep çok iyi kadrolarla çalıştı, elindeki kadroyu da çok iyi kullandı ama hiç kadronun üzerine birşey koyamadı..

Burak dışında, Trabzonspor'a kazandırdığı bir değer görebiliyor muyuz ? Belki Olcan biraz..

Yabancı olarak, Zokora ve Celustka isimleri dışında genelde tercihler yalnış.. Zokora ve Celustka'yı de Şenol Güneş'in bulduğunu pek sanmıyorum..

Şenol Güneş'in yaptığı transferlere bakınca bile kadro yapısına verdiği zararı ve vizyon eksikliğini görebiliyoruz.. Adrian, Barış Özbek, Sezer Badur, Barış Ataş, Sercan, M.Çakır ve Aykut gibi isimler genelde Şenol Güneş'in tercihleri.. Brozek kardeşler, Vittek, Sapara gibi isimlerden dolayı suçlamıyorum Şenol Güneş'i, çünlkü o transferler şartların sonucuydu.. Henrique'yi de ayrı tutuyorum, çünkü patlama yapacağını düşünüyorum hala..

Sonuçta, başarılı bir transfer politikasından da söz etmek mümkün değil.. Ersun Yanal'ın bir yılda kurduğu kadro düşünülürse.. Neden Şenol Güneş'te, Selçuk, Egemen, Giray gibi oyuncuları bulamıyor diyoruz.. Oysa ligde, Olcan gibi parlamaya hazır pek çok değer var.. Bugün izleyeceğimiz Muhammet, Cenk, Gençlerbirliğinde Hurşut, Yasin, Aykut, Soner, Eskişehirde Alper gibi..

Beni tek ümitlendiren şey burda, Şenol Güneş'in Eskişehir'den Alper'i istemesi, gerçek anlamda çift yönlü orta saha.. Acaba yine önliberosuz mu oynamanın planı var ?

Lafı çok uzattım.. Biraz toparlıyım.. Öncelikle.. Şenol Güneş'in daha uzun yıllar devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.. Trabzonspor için en doğrusu bu.. Çünkü artık bir sistem, bir düzen oluştu, bunu değiştirmenin hiçbir anlamı yok, yararı da yok.. Şenol Güneş'ten sonra da Ünal'la devam edilmeli.. Bu süreç te uzun yıllara yayılabilmeli.. Bunun için de tabi yönetimin kötü dönemlerde faturayı teknik heyete çıkarmaması gerekiyor..

Ama Şenol Güneş'in de tekrar takımı futbola döndürmesi gerekiyor.. Bugün Antep maçı nasıl biter bilemiyoruz ama Trabzonspor'un geçen yılki paslı, tempolu futbolundan uzak bir görüntü göreceğimiz besbelli.. Eskişehirspor maçının ilk 20 dakikası, kaybedilen Karabük maçı ve geçen haftaki Antalya maçları.. Trabzonspor'un son 2 yıldır oynadığı en kötü maçlar ve puan durumundaki şimdilik iyi yer insanların bunu görmesini engelliyor..

Burdan söylüyorum..
Trabzonspor çok kötü oynuyor..
Tamamen bireysel yeteneklerin ayaklarına bakılıyor..
Takım olarak hiçbirşey ortaya konamıyor..
İleriye dan-dun uzun toplar üzerine kurulu bir takım var ortada sadece ... 

Tekrar geçen yılki takım gibi futbol oynamaya başlanamazsa, ilk dört bile çok zor... Ahanda buraya yazdım...



2 yorum:

Hamdi K. dedi ki...

Çok yerinde tespitler dostum. Daha sık yazmanı bekliyorum.

Muratonovic dedi ki...

Eywallah, fırsat buldukça yazmaya çalışıyoruz işte..
Bu arada maçın sonucunu bilmişiz :) Hatta Mustafa'nın gol atacağı da tutmuş :)