16 Ağustos 2010 Pazartesi

Ankaragücü-Trabzonspor 0-2, Umut'suz olmaz

Geçen seneler Trabzonspor taraftarı Umut’tan dolayı saç baş yolarken, tüm suçu Umut’a atarken biz hep Umut çok iyi bir “oyuna sonradan girip oyunu karıştıracak ve kurtaracak adam” olduğunu savunduk. Yani Umut’u takımda tutup rotasyon ve sıkışan maçları açmak için kullanmak gerektiğini anlatmaya çalıştık.




Umut’tan düzenli 11 ‘de oynamasını bekleyip bir takımı şampiyonluğa taşımasını bekleyemezsiniz, sonuçta özellikleri ortada ve o sınıfa ait bir futbolcu değil. Koşan, pres yapan, defansı yıpratan, çok kötü gol vuruşu olmakla beraber sürpriz goller atabilen, senede 15 gol ortalamasını tutturabilen, iyi asistler yapabilen bir forvet. Birçok olumlu özelliğinin yanında, gol vuruşlarının kötü olması, ilerde top tutamaması, tekniğinin zayıf olması gibi nedenlerden dolayı şampiyonluğa oynayan bir takımın ilk 11’de düşünmemesi gereken bir oyuncu. Bu kadar basit. Ama Trabzonspor’un bunu görmesi yıllar sürdü orası vahim.

Dün akşam Umut sonradan oyuna girince neler yapabileceğinin çok güzel bir örneğini verdi. Oyuna girdi ve ve düğümü çözdü. Bu yıl içerisinde bu tip Umut’un oyuna giriğ çevirdiği maçlar çokca görebiliriz, hatta adı nöbetçi golcüye bile çıkabilir. Çünkü dediğim gibi Umut bu tipte bir oyuncu. Rakibi açmak için herşeyi denediğiniz ama bir türlü açamadığınız maçlarda, son çare olarak git oraları karıştır diye oyuna sürülecek bir adam Umut. Umut son 20 dakikada örneğin, dinç bir şekilde oyuna girecek, yapacağı savruk 2-3 çarpraz koşuyla defansın dengesini bozacak, yapacağı pres ve fiziki mücadele defansı hırpalıyacak ve o dakikaya kadar gelmeyen pozisyonları getirecek.. Dün akşam izlediğimiz de buydu ve bu yıl 5-6 maç izleyebiliriz bu şekilde.

Maça gelirsek, Şenol Güneş ne istediyse o oldu diyebiliriz. Daha doğrusu Şenol Hoca FM oynar gibi oynadı maçı. Önce rölantide başlayalım bakalım belki gol gelirse risk almadan maçı bitiririz diye düşündü, gol gelmeyince de kozlarını teker teker saha sürdü.. Önce Yattara girdi, ki ayrıca bahsedeceğiz kendisinden, şöyle bir salladı Ankaragücü defansını, ama gene sonuç gelmeyince bu sefer Umut girdi ve işi bitirmek de Teo’ya kaldı... Eğer gene olmasaydı son 10 dakika muhtemelen Jaja’yı da görebilirdik. Kısaca şampiyonluğa giden bir takımın bolca yapacağı maçlardan biri gibi oldu, rakibin kapandığı ama maçın zorla da olsa çevrildiği maçlar gibi.

Oyun olarak ise Trabzonspor Ziya Doğan’dan sonra Ersun Yanal’la başladığı ve Broos ile devam etmeye çalıştığı pasa dayalı futbol sistemini de iyice oturtmuş olduğunu gördük. Bugünkü takım herne kadar Şenol Güneş’in eseri de olsa Yanal ve Broos’un da bunda katkıları var.

Aşağıda ayrıca bahsedeceğiz Selçuk oynanan bu paslı futbolda çok önemli bir rol üstleniyor. Zeminin bozuk olmasına rağmen zaman zaman 20-30 pasa yakın üst üste pas yapabildiğini gördük Trabzonspor’un. Oyuna hakim olmak isteyen Şenol Hoca’da bu durumdan gayet memnun gibiydi. Ama yinede Ankaragücü’nün presinin zayıf olduğunu unutmamak, ve yarın öbürgün pres gücü yüksek takımlar karşısında bu kadar rahat pas yapılamayacağını da düşünmek ona göre B planları geliştirmek de lazım. Liverpool karşısında ne denli bu kadar pas yapabilecek Trabzonspor merakla bekliyoruz..

Ankaragücü’ne gelirsek, daha çok yol almaları lazım. Ümit Özat bu işin altından kalkabilir mi bilmiyorum ama madem bu işe Ümit Özat’la girdiler onunla devam etmeleri ve ısrar etmeleri gerekir. Çünkü önümüzdeki haftalarda Ankaragücü’nün kötü sonuçlar alması çok muhtemel. Kadroyu ben anlamadım, takımın sağbeki sol beki yok gibi, ortasahada yapılan pres tamamen göstermelik. Top kendilerindeyken Meye’ye şişir futbolu oynanıyor, bilinçli organize bir atak yok. Ümit Özat’ın neden Meye’yi istediğini de anlamış değiliz, eğer ligde kalmaksa hedef biraz anlayabilirz ama futbol oynamak isteyen bir takımın Vassel’de ısrar etmesi daha doğru olurdu. Vittek gibi eksikler de var tabi onları da unutmamak lazım. Daha erken tabi ilerleyen haftalarda Ankaragücü’nü daha iyi anlarız diye ümit ediyorum, çünkü şu anki görüntü çok bir şey anlatmıyor.

Bireysel performanslara gelirsek, Yattara genelde profesyonel olmamakla suçlanır hep ama bir yıldır oynamayan bir oyuncu olarak nasıl fit olarak geri döndüğünü görüyorsunuz. Adamın adı çıkmış dokuza inmez sekize. Adam gençliğinde biraz çapkınlık yaptı ve gece hayatı var diye adamı Sergen yaptılar. Adam oysa kendine çok iyi bakan bir profesyonel, yoksa o kadar sakatlıklardan sonra çoktan futbol hayatı bitmişti. Bu yıl Trabzonspor’un en büyük transferi belki de Yattara olacak.

Bir paragrafta Selçuk’a açmak istiyorum. Çokca eleştiririr taraftar Selçuk’u ama enteresandır çokca da istenir rakip takımlar tarafından. Ben Selçuk’un futbolunu beğenmeyenlere bir 15 dakika sadece Selçuk’u izlemelerini tavsiye ederim. Hangi 15 dakika olduğu farketmez, son 10 dakika bazen oyundan düşüyor ama genelde aynı çizgide. Pres yapıyor, top kapıyor, top kaybetmiyor, alıyor, veriyor, insiyatif alıyor, top istiyor, oyunun yönünü değiştiriyor, oyuna yön veriyor, sürekli arkadaşlarıyla yardımlaşıyor, sürekli oyunun içinde ve canını dişine takıp oynuyor. Tüm bunların yerine belki iki çalım atsıp bacakarası yapsa taraftar daha çok sevecek kendisini ama o gerçek futbol izleyicilerini büyülemeye devam ediyor. “Son çift yönlü gerçek ortasaha” diyorum ben kendisine. Kalmadı çünkü nesli tükendi onların. En son hatırladığım Ünal ve Oğuz vardı onlardan. Ortasaha oyuncularını defansif-ofansif diye ayırdığımızdan beri kalmadı o güzel ortasahalardan. Selçuk’un yanında Colman da biraz çift yönlü oynayabilince, Türkiye’nin tek ön-liberosuz oynayabilen takımı haline geldi Trabzonspor. Dün akşam Ceyhun çıktıktan sonra ön liberosuz nasıl oynanırın dersini verdi Trabzonspor.

Ve tabi Teofilo. Teo’yu herkes Jardel’e benzetiyor, dünkü spiker hariç. Dünkü spiker nasıl becerdiyse Mehmet Yıldız’a benzetti hala anlayabilmiş değilim. Neyse, birisine benzeyecekse Teo o kişi Tanju’dur.. Bitiricilik ve doğru pozisyon alma olarak evet Jardel belki ama Tanju’da bunlara ilave olarak top kontrolü, paslaşma ve oyunu okuma gibi yetenekler de vardı, aynı Teo’da olduğu gibi.

Eğer futbolda istatistikler varsa alın size istatistik; Teo bu sezonki hiçbir resmi maçta 2 golun altına düşmedi.. Gerisini Liverpool düşünsün artık. :)

Teo çok iyi bir hava yakaladı, tek ihtiyacı olan sürekli oynamak. Yedek kalmak Teo’yu bitirebilir. Bazı oyuncular vardır sürekli oynadıkça açılırlar ve yedek kalınca da güvenlerini kaybederler, Teo öyle bir oyuncu o yüzden sürekli oynaması gerekiyor. Zaten Şenol Güneş’te kötü gibi görünmesine rağmen Bursa maçında da Ankaragücü maçında da ısrar etti. Ama Jaja var tabi bir de, onu takıma nasıl monte edecek Şenol Hoca onu ben de bilemiyorum. Yedek olan Yattara ve henüz hazır olmayan Engin’den bahsetmiyorum bile. Eğer UEFA’da gruplara kalınabilirse geniş kadronun çok faydaları olacaktır ama olmazsa bu kadar geniş kadroda yedek kalacakları mutlu etmek kolay olmayacaktır. Şenol Hoca’ya kolay gelsin şimdiden...

Yazıyı bitirmeden bir paragrafta Alanzinho’ya açmak lazım. Alanzinho da Teo gibi sürekli oynaması gereken futbolcu tiplerinden ama sürekli bal yapmayan arı misali, getiriyor getiriyor son anda çok yanlış bir pas ya da şut tercihi yapıyor, çoğu zaman da topu kaptırıyor. O son tercihleri bir şekilde düzeltmesi lazım yoksa yaptığı o kadar şeyin bir anlamı kalmıyor. Bugün Messi bile o kadar çalımları attıktan sonra gol vuruşlarını yapamasa veya yanlış pas tercihi yapsa hiçbir katkısı olmaz takıma, milli takımda olduğu gibi.

Trabzonspor, sezon öncesi yazımda da söylediğim gibi şampiyonluğa en yakın takım görüntüsünde ve önüzmüdeki bir ayı iyi atlatabilirse (Liverpool maçları, Fenerbahçe maçı vs.) gerisini getirebilir. Önümüzdeki bir ay çok belirleyici olacak, bizde heyecanla izleyip göreceğiz.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Umut bence ligimizde en cok kosan rakip defansi yipratan forvet oyuncusularindan biridir ama bu sene yedek kalacagi benziyor.
jaja ve teo ikilisi güney amerikali ve belirli kariyer sahibi olmus futbolcular bu oyunculari yedek birakmak onlari bitirmek gibi bisi olur bence.
Bu durumda piyango Umut`a patlayacak ve benim merak ettigim umut`un bu durumda ne yapacagi? Kendine`mi oynayacak yoksa müsait olan arkadasina calisacakmi?
Ben Umut`un yapisi geregi egoistce davranacagini düsünüyorum umarim beni yaniltir ve kazanan Trabzonspor olur.

Selcuk ise milli takimin orta sahadasinda neden tercih edilmez bir türlü anlayamadim. Amerikadaki turnuvaya cagirilinca en nihayet farkina varildi dedim ama gerisi gelmedi maalesef.

Insallah tarih tekerrür eder ve Trabzonspor Liverpool`u eler...

Unutmadan Süper kupa`nin rövansini isterim :))

Muratonovic dedi ki...

Rovans seneye artik ama bu sefer Trabzonspor lig sampiyonu olarak oynar umarim...