27 Ocak 2011 Perşembe

Kupada Erken Final, Beşiktaş 2 Trabzonspor 1



Maçtan önce Trabzonspor'da rotasyon olabileceğini tahmin etmek zor değildi tabi, sonuçta asıl önemli olan Pazar günü oynanacak olan Fenerbahçe maçı, bunu herkes biliyor. Ayrıca zaten kupa maçlarına genelde yedek kadroyla çıkıyor Trabzonspor. Yedek oyuncularla oynamak çok garip bir durum olmasada, Beşiktaş deplasmanında takımın nerdeyse tamamının yedek oyunculardan kurulması da sanırım herkesi biraz şaşırttı. Hadi birkaç as oyuncu dinlendirilebilir ama Egemen, Serkan, Cale, Burak, Umut, Selçuk, Engin, Colman ve Jaja gibi as takımın iskeletinin sahada olmaması biraz garip oluyor. Türkiye'nin çok alışık olmadığı bir rotasyon, zira iddanızın olmadığı bir maç değil oynadığınız, önemli bir maç.

Öte yandan, her ne kadar yedek olsalarda, sahaya çıkan futbolcuların hepsi ilk 11'de sırıtmadan oynayabilecek kapasitede oyuncular, bu açıdan da yapılan çok da çılgınlık değil aslında. Bir de bunların üzerine, Manisa'da Atep'in kazanamaması halinde hala Trabzonspor'un turu geçecek olması bu kararı biraz daha makul gösteriyor..

Şenol Güneş'in sahaya çıkardığı kadro zaten "benim için önemli olan lig, bu maç için as kadromu yoramam" diyordu; sanırım Trabzon'da maç öncesi anket yapılsa çoğu taraftar da bu şekilde oy verebilirdi. Diğer maçlarda sürekli ayakta duran Şenol Güneş'in bu maçta daha çok oturması da biraz bu bakış açısını gösteriyordu.. Tabi bunu "elenmek istiyoruz" şeklinde düşünmemek lazım. "Elenmek istemek" başka şeydir, "elensek de çok önemli değil" demek başka şeydir, sonuçta sahaya çıkan kadro ve oynanan oyun turu geçmeyi istiyordu..

Gel gör ki, işler herzaman planlandığı gibi gitmiyor.. Her ne kadar as oyunculardan çok bir farkları olmasalarda birkaç ismin sırıttığını görebiliyoruz. Sırıtan isimlerin en başında da Tayfun Cora geliyor. İlk golde özellikle yanından topla geçen Simao'ya yetişememesi vahim ötesi bir durum. Maçın ilerleyen bölümlerinde o kanattan başka gol gelmemesi ise tamamen şans. Özellikle ikinci yarıda, o kanattan ciddi bindirmeler yaptı Beşiktaş, hatta bir pozisyonda önce Simao indi oraya Gutiye geri çıkarttı, arkadan Quaresma döndü oraya Guti'den aldığı topla ve topu yine Guti'ye geri verdi ondan sonra Guti yine aynı yere inen sanırım Fernandes'e topu verdi.. 3 defa yuvarlak çizdi top Tayfun'un etrafında.. Biraz çabuk olabilse, biraz zeki olabilse, biraz daha doğru pozisyon alabilse, biraz daha takım arkadaşlarından yardım gelse bu kadar aciz duruma düşmeyecekti ama çaresizce çırpındı sadece.

Tayfun'un kötü performansı kadar olmasa da, Colman-Selçuk ikilisini izlemeye alışmış taraftarlar açısından Ceyhun-Sezer performansı de pek tatmin edici olmadı..Belki bir kaç maç daha oynasalar daha verimli olacaklar ama Beşiktaş karşısında orta sahada pas yapma açısından sınıfta kaldılar diyebiliriz. Pres güçleriyle daha çok faydalı olduklarını gördük. Giray, Mustafa, Brozek kardeşler ve Alanzinho ise ilk 11 için daha zorlayıcı gözüktüler.

Brozek kardeşlere ayrı bir paragraf açmak lazım tabi. Maçın ben ilk yarısının ortalarına kadar hangisi forvetti hangisinin kaşları alınmıştı, ikisi de oynuyor mu gibi sorularla uğraşırken birbirlerine attıkları şık paslarla kendilerini belli etmeye başladılar. Özellikle Pawel için biraz daha sivrildi diyebiliriz. Teofilo'nun biraz daha güçlüsü ve süratlisi gibi geldi, ama gol vuruşlarını henüz göremedik tabi. Sürati, top saklaması, driplingi, şut özelliği ve güçlü oluşu gibi artıları bizim ligimizde onu faydalı bir oyuncu haline getirecektir. Kardeşinin de benzer özelliklerini ve kardeş uyumlarını düşünürsek şimdilik olumlu transfer notu verebiliriz sanırım.

Beşiktaş'ın oyuncularına baktığımız zaman, ilk göze çarpan isimler tabiki bugün stadın dolmasını da sağlayan Guti, Quaresma, Simao, Almeida ve Fernandes. Lig kalitesinin ne kadar üzerinde olduklarını her hareketleriyle ve paslarıyla gösteriyorlar. Bu yıl içerisinde Trabzonspor defansının bu kadar zorlandığı bir başka maç ben hatırlamıyorum.

Guti'nin pasları her zamanki gibi futbol izleyicisini mest edecek cinstendi, Simao'nun takımın sürükleyici hücum gücü olması, Almeida'nın forvetteki dominasyonu ve Quaresma'nın bunların üzerinde bir krema misali oyunu sanırım Beşiktaş taraftarlarına zevk vermiştir. Quaresma'nın golünde gerçekten Onur'un yapabileceği hiç bir şey yoktu. Fernandes'in ve Simao'nun şutlarında ise Onur fark olmasını önleyen isim olarak göze çarptı ve Trabzonspor kalesinde artık iyice kalıcı olduğunu gösterdi. İnsan Onur'a baktıkça maşallah demekten kendini alamıyor, nazar değmez inşallah.. Milli takımda da eldivenleri her an Volkan'dan alabilir..

Maça gelirsek ilk yarı seyirci avantajı ve rakibin as oyuncularının olmamasının da etkisiyle Beşiktaş taraftarlarının izlemek istediği bir Beşiktaş vardı maçta.. Karşılarında Ferhat ve Tayfun'u bulan Simao ve Quaresma, Guti önderliğinde sağlı sollu gelmeye başladılar. Kanat değiştirmeler, hareketli hücum varyasyonları, şık paslar driplingler derken maç bir anda 2-0 oldu. Gollerin ikisi için de çok şıktı diyebiliriz, ustalık işi..

İkinci yarının başı ise çok ilginçti. Nerdeyse, ilk yarıyı 2-0 önde tamamlayan Beşiktaş, ikinci yarıya 2-2 berabere başlayacaktı, eğer Pawel'in kafa vuruşu direkten dönmeseydi, maç çok farklı seyrederdi o zaman.. 2-1 olduktan sonra maç daha ortada geçti diyebiliriz. Trabzonspor beraberliği yakalayabilecek pozisyonu özellikle Alanzinho ile harcarken, Alanzinho tek başına maç çevirebilecek oyuncu olma fırsatını da kaçırmış oldu. Öte yandan Onur ise maçın kopmasını engelleyen oyuncu olarak Beşiktaş'ın şutlarına geçit vermedi.

Maçın genelindeki futbola baktığımız zaman ise Türkiye Ligi standartlarının üzerinde bir futbol görüyoruz. Herşeyden önce tempolu bir maç oldu. Bol paslar, süratli oyuncular, şık hareketler, taktik mücadele, sürekli hücumu düşünen takımlar ve skor itibariyle de heyecan gelince izlemek istediğimiz bir maç oldu. Gollerdekı ustalık işi gerektiren şık hareketler ise maçın doruk anlarıydı. Simao'nun driplingi, Almeida'nın usta dokunuşu, Quaresma'nın şutu, Pawel'in pası, Alanzinho'nun bitiriciliği her maçta görebileceğimiz hareketler değildi..

Shuster artık Türkiye'de oynanan her maçta 1960 model futbol oynanmadığını görmüştür, zira La Liga'da oynanan her maçtada Total Futbol oynanmıyor.. Ayrıca, Trabzonspor'un rotasyonunu, her iki kupada da iddaası olmadığı için anlayamamış olabilir..

Sonuçta bence erken final olan bu maçta Beşiktaş yoluna devam eden takım oldu. Geriye kalan takımlar içinde iddaalı olarak adlandırabileceğimiz bir tek Beşiktaş ve Galatasaray kaldı diyebiliriz.. Her iki takımda kupaya asılacaktır, diğer takımlar pek sürpriz yapabilecek kalibrede gözükmüyorlar ama her şey olabilir tabiki..

Trabzonspor ise asıl hedefi olan ligdeki belirleyici maçlarından birini oynayacak Pazar günü Kadıköy'de.. Galibiyet çok şey demek Trabzonspor için, puan kaybı ise bundan sonrası için daha fazla ciddiyet anlamına gelecek...

Hiç yorum yok: