20 Mart 2013 Çarşamba

Bir Yılmaz Vural Yazısı

"Jokey olmak için at mı olmak gerek ?" diye lafı çok güzel koymuş Jose Morinho zamanında...

Futbol o kadar gelişti ve bilimselleşti ki, teknik direktörlükte artık ciddi bir bilimsellik ve zeka gerektiren bir iş haline gelmeye başladı. Bundan 10-15 yıl sonra muhtemelen, teknik direktörlerin çoğu futbol dışından insanlar olacak, ya da alt liglerde oynamış ünsüz futbolculardan olacak. Ülkemizde, Yılmaz Vural, Ersun Yanal, Hikmet Karaman, Mesut Bakkal, Fuat Çapa gibi isimler, yurt dışında ise başta Mourinho ve Villas Boas gibi bir çok başka isim.. İlerde bu isimlerin sayısı artacak... Eski ünlü futbolcuların teknik direktör olması ise zamanla azalıp kaybolacak tahminimce...

Neden derseniz aslında çok basit, yıllarca futbol oynamış, hiç masa başında çalışmamış bir futbolcunun bir yaştan sonra oturup kafa patlatması pek mümkün olmuyor. Futbolculuk kariyerindeki birikim bugüne kadar onu kurtarıyordu belki ama artık o da yeterli olmuyor..

Futbol oynamamış bir antrentör ise günümüz bilgi çağında her türlü bilgiye ulaşabiliyor. Antreman teknikleri neredeyse dünyanın her yerinde aynı artık, kurslar deseniz üst düzey eğitimleri veriyorlar. İyi antrenör olmak için ise herkeste olan bu antreman tekniklerine ilave olarak ortaya birşey koymanız gerekiyor. Biraz bilim adamı gibi olmanız yeni şeyler bulmanız gerekiyor. Zeka, insan ilişkisi, taktik ayrıntılar, rakip analizleri, futbolcu verimi, taktik varyasyonlar vs gibi birçok konu devreye giriyor ki, bunlar da oturup çalışmadan kafa patlatmadan olmayan işler.. 35 yaşına kadar topa vurmaktan ve kızlarla gezmekten başka birşey yapmamış bir futbolcu da bir yaştan sonra oturup ders çalışamıyor tabi..

Sergen Yalçın gibi teknik direktörlüğü sadece ilk 11 belirlemek zanneden eski futbolcu müsfeddelerinden iyi bir teknik direktör olmasını beklemek boş hayal o yüzden..

Lig tv'de 21 diye bir program var, lig tv'nin quiz gibi yaptığı güzel işlerden biri. Sunucusunun (Ceyhun Yılmaz sanırım) son derece başarısız, samimiyetsiz ve yalaka sunumuna rağmen hem konuklar, hem konu hem de yapılan arşiv çalışması olarak çok iyi bir program. Çoğu zaman kanal değiştirirken takılıyorum, sonra sunucu saçmalamaya başlayınca kanalı değiştiriyorum. Şuraya adam gibi bir sunucu koysalar, efsane bir program olabilir oysa..




Neyse, uzatmıyım, dün akşam bu programın konuğu Yılmaz Vural'dı.. Yılmaz Vural'ın çalıştırdığı 22 takım. İzlememek mümkün değil. Programın sunucusuna rağmen sonuna kadar keyifle izledim diyebilirim, Yılmaz Vural'da o kadar çok malzeme var ki, sunucu bile programı sıkıcı hale getiremedi...

Evet Yılmaz Vural.. 22 takım çalıştırmış bugüne kadar Türkiye'de... Genel bir algı vardır, Yılmaz Vural küme düşüren hocadır diye. Saçma sapan bir yanılgı işte. Adam bugüne kadar 8 takım düşürmüş, çoğu son 10 hafta dipten almış, ona rağmen kıl payı düşen takımlar. Yani adam hep mücize denemiş. Bu yıl da Elazığspor'da olduğu gibi birçok takımı da imkansız bir şekilde kümede tutmuş.. Sadece Antalyaspor'un küme düşmesini ayrı tutuyor..

Zaten başarısız bir hoca olsa 22 takımda çalışamazdı. Çalıştırdığı her takımda fark yaratmış, her takımda ciddi başarılar kazanmış bir hocadan bahsediyoruz. Saygıyı fazlasıyla hakeden bir hocadan..

Mesleğe ilk başladığı 86 yılında, Almanya'da aldığı eğitim sayesinde Türkiye'deki antrenörlere fark atabiliyorken, aradan geçen 35 yılda hala üst düzey hoca olabiliyorsa bu da ayrıca kendini nasıl geliştirebildiğini gösteriyor.. Örneğin Daum, Türkiye'ye ilk geldiğinde bilgisiyle fark yaratıyorken, daha sonraki yıllarda kendini geliştiremediği ve diğer hocalar onun seviyesine geldiği için fark yaratamaz hale geliyordu..

Her yönüyle saygıyı hakeden, milli takımı Abdullah Avcı'dan on kat fazla hakeden, büyük takım çalıştırıp şampiyonluk kazanmayı hakeden bu hocamızın hataları yok mudur peki ..

Yılmaz Hoca'nın kendisine sorması gereken soru şudur aslında.. Neden bir takımda 2 yıldan fazla çalışamıyor.. Bir takımda 3 yıl çalışsa o takımı Avrupa kupalarına taşıyamaz mı ?

Neden lige bir takımla başlamıyor da daha sonradan takım devralıp kümede tutuyor ?

Lige takımla girdiği sezonları neden takımın başında tamamlayamiyor ?

Neden devamlılık yok..

Yılmaz Hoca hep milli takımı veya büyük takımı hedefliyorum diyor, bu hedefimden de vazgeçmem diyor.. Doğru diyor, ama yöntem yanlış.. Bir takımın basşında 3 yıl kalıp o takımı Avrupa kupalarına taşıyabilse, o dediği çok rahat olur aslında.. Sadece sürdürülebilir başarı Yılmaz Hoca'ya gereken..



Hiç yorum yok: