2 Nisan 2012 Pazartesi

Futboldan geriye ne kaldı ?


Türk futbolu ölmüş durumda, merak edilen soru ise tabuta son çiviyi kim çakacak acaba ?



Yıllardır herkesin bildiği, aleni bir hal alan şike-teşvik pisliğini temizlemek için bulunmaz bir fırsat çıkmış durumda, ama Başbakan dahil herkes bu pisliğin üstünü nasıl örterizin peşinde... Bu pisliği temizleyelim diyen yok.. 

Şike var mı yok mu diye tartışan bile yok aslında, ceza verilsin mi verilmesin mi tartışılıyor artık...

Sonuç, 33. haftaya ertelenen Trabzonspor-Fenerbahçe maçı ve çıkan olaylar.. Sanki problemler ertelenince, şikeye ceza verilmeyince problem çözülmüş oluyor.. 

Şimdi Trabzonspr ceza alacak. Sahası kapanacak. Ve muhtemelen o kapalı saha da Fenerbahçe maçına denk gelecek, veya getirilecek.. 

Ama kimse sormayacak bu Trabzon insanının isyanı neye kime ? Bir yıldır temizleyemediğimiz bu pisliğin sonu nereye varacak diye ?

Ne güzel olurdu şike hiç olmamış olsaydı.. Geçen yıl Trabzonspor hakettiği şampiyonluğu kazansaydı... Bugün Fenerbahçe'nin kadrosunda Lugano, Niang, Emenike, Santos olsaydı ve karşılarında Selçuk'lu, Egemen'li, Jaja'lı Trabzonspor'la oynasalardı.. Galatasaray'la puan farkı da bu kadar olmazdı.. 

İzlemek istediğimiz seviyede futbol bu değil mi ? Şampiyon olamasalarda büyük takımlar, büyük futbolcular, ve keyif veren futbol...

Liverpool, Arsenal, Valencia vs kaç yıldır şampiyon olamıyor, ama hala büyük takımlar. E o zaman şike yapmak neden.. Şikenin üstünü örtmeye çalışmak neden.. ?

Oysa ne kadar çok futbol konuşmak istiyoruz biz futbol sevenler.. Futbol izlemek istiyoruz.. Büyük futbolcular, güzel hareketler.. 




Oysa ne kadar çok futbol konuşmak ve yazmak istiyorum.. 

Volkan Şen'in gösterdiği ilerlemeyi anlatmaya çalışmak, Burak'ın geri gidişine dikkat çekmek.. 
Mustafa Yumlu'nun ayağının ne kadar düzgün olduğunu, süratli olduğunu ama pozisyon bilgisinin zayıflığını anlatmak.. 
Aykut tercihinin ne kadar anlamsız bir Şenol Güneş hatası olduğunu, Christian ve Selçuk karşısında Colman-Alanzinho-Adrian üçlüsünün daha mantıklı olabileceğini tartışmak.. 
Rölantide başlanan her büyük maçta önce geriye düşüp golü yedikten sonra akıllanan Trabzonspor'u göstermek, maça hücum ederek baskılı başlanılmasının Trabzonspor için doğru taktik olduğunu anlatmak.. Beşiktaş, Galatasaray maçlarında olduğu gibi Fenerbahçe maçında da geriye düşünce canlanan Trabzonspor'un aynı hatada ısrar ettiğini yazmak..

Fenerbahçe'de ise, Zigler, Baroni, Alex, Jobo ve Sow dışındaki oyuncuların çok formsuz olduğunu, playoff'ta şampiyonluğu hedeflerken 4.lük mücadelesi verir hale gelebileceklerini söylemek.. 
Golün ofsayt olduğu, Gökhan'ın pozisyonunun ise penaltı olduğunu kabul etmek.
Direkten dönen toplardan bahsetmek..
Maçı Fenerbahçe'nin hakettiğini de vurgulamak.

Bir sürü şey yazmak istiyorum.. Ama işte, ne insanın içinden izlemek geliyor artık, ne de yazmak.. 

Bir derbi izledik dün.. Önümüzdeki iki ayda da 12 tane daha izleyeceğiz, keyif almaya çalışacağız.. Ama sanırım, keyif alacak başka şeyler bulmaya çalışsak daha iyi olacak.. Ya da yazın Avrupa Kupası var onu bekleriz.. Arada da Şampiyonlar Ligine bakarız, Barca-Real finali gelebilir, eğer Bayern sahasında oynanacak finali bırakırsa.. Ne biliyim, içimizdeki futbol hevesini dindirir biraz belki...


Hiç yorum yok: